14 Ekim 2013 Pazartesi

Kurban Bayramı Tebriği


5 Ekim 2013 Cumartesi

GMC


CYPRUS BROADCASTING SERVICE 60 YAŞINDA

CYPRUS BROADCASTING SERVICE 60 YAŞINDA:
Cyprus Broadvasting Service adı altında Lınrıs'ta kurulan ilk radyo İngiliz Sömürge İdaresine nasip olmuştu. 16.8.1960 tarihinde Türkler ve Rumlar tarafından amlaşma sonucu ortak Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilince İngilizler her şeyi olduğu gibi, ,radyoyu da Yeni Hükümete teslim edere biri Dikelya, ötreki de Piskobu bölgsinde 2 adet üssüne yerleşerek fazlalıklarını alıp götürmüştü. Radyonun 2 frekanstan biri Kıbrıs Türklerine, ötekisi de Rumlarına tahsis edilmek üzere bırakılmıştı. Radyoda Türkçe Yayınlar Müdürü Süğhi Riza idi. Çok çalıştı ve Türk Musikisinden en seçme bandları ve programları getirip bize zevkle dinlettiriyordu. Orada çok sevdiğim ve saydığım arkaadaşlar edindiğim gibi çok çekemeyenlerin çelme arması ve engellemesiyle karşılaştım. BAna iyi ve yaradımcı davrananlara sonsuz teşekkürler ederken bu dünyadan göçenlere de rahmet dilerim. Tabii televizyan yayınları da başlamıştı. Ama izin verirseniz onun sorumlusundan söz etmeyim. Çünkü değmez.

Saffet Soykal

3 Ekim 2013 Perşembe

ŞAHLANIŞ HAREKETİ ve MUAVENET UÇAK GEMİSİ



Dün benim için için çok önemli bir gündü. 1992 yılında vurulan Muavenet Muhribimiz benim hayatımda kırılma noktasıdır.
Türklük şuurumun tavan yapmasına yol açan olaydır. Deniz Kuvvetlerinden tüm izleri silinmiş bu hazin öykünün tarafımdan tekrar yazılmaya çalışılması ve adının Patent Enstitüsüne kadar müracaatı ile devam eden çok uzun bir süreç...
Bir çok makalemde Muavenet'i gündeme getirecek, hesabını soracak doğru kişiyi, O Türk oğlu Türkü aradım durdum 21 sene boyunca!
Geçen hafta Murat Altun dostumuzla yapmış olduğumuz Memleket sohbetlerinden birinde Ekim ayı programını sorduğumda laf döndü dolaştı ve yine Muavenet'e geldi.
Şahlanış Hareketi Genel Başkanı olan Sn. Altun'a fikrimi söyledim. O da sağolsun çok sıcak baktı. "Böyle bir çıkış yapmak bizim için şereftir" dedi.
Yer ve metin üzerinde mutabakat sağlandı, resmi izinler alındı.
Ve dün yağmurun, soğuk havanın dahi engel olamadığı güzel bir İstanbul'un Beşiktaş akşamında tarihi açıklama yapıldı.
Atatürk'ten sonra Türkiye Cumhuriyeti'nde bir ilk gerçekleşti. Bir Genel Başkan ilk defa Amerikan Vatandaşlarına seslendi.

Ne dedi Murat Altun?

"3 maddem var" dedi. "Bunların gerçekleşmesini istiyorum, gerçekleşene kadar da takipçisiyim" dedi.

İşte o maddeler işte O Cesur Yürek!

"Bugün, 02 Ekim bizim için çok önemli ve hicran dolu bir gündür!
02 Ekim 1992 tarihinde dostumuz ve müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri ordusuna ait olan Saratoga Uçak Gemisinden fırlatılan 2 adet sea saparow tipi füze ile MUAVENET adlı muhribimiz kaptan köşkümüzden vurulmuştur.
Malumunuz üzerine kaptan köşkü vatan toprağı olarak geçer, buraya yapılan bir müdahale savaş sebebi olmasına ve 5 değerli Türk evladı şehit olmasına rağmen Türk Ordusu karşı ateşte bulunmamıştır.
Bu konu zaman içinde tarafınızdan kapanmış ama tarafımızdan kapanmamıştır.
Bugün 2 Ekim 2013. Yaramız, acımız tüm sıcaklığı ile tazedir, günceldir.
Ben Şahlanış Hareketi Genel Başkanı Murat Altun olarak Yüce Türk Milleti adına 3 isteğimi buradan,
Beşiktaş'tan; Barbaros Hayrettin'in yanından, Denizcilik Müzemizin önünden sizlere seslenerek dile getiriyorum:

1- 5 Şehidimizin ve gazilerimizin maddi ve manevi kayıplarının resmi olarak tazmin edilmesi.

2- Amerika Birleşik Devletleri olarak Türkiye Cumhuriyeti'nden RESMİ OLARAK (YAZILI) ÖZÜR DİLENMESİ!

3- Üçüncü madde çok önemlidir. Muavenet'i bir Uçak Gemisi vurmuştur. MUAVENET adının yaşatılması, dost ve müttefikliğin adına yakışır şekilde devam etmesi anlamında; hali hazırda Amerika Birleşik Devletlerinde aktif görev yapan bir Uçak Gemisinin HİBE Kapsamında Türk Deniz Kuvvetlerine "MUAVENET" ismi yazılarak törenle İstanbul'da, size şu an seslendiğim yerin sahilinde teslim edilmesini İSTİYORUM!


Bu çok önemli konunun, hicran yaramızın takipçisi olacağımı bilmenizi istiyorum."

Murat Altun'a Şahlanış Hareketi kadrosuna ve onu yalnız bırakmayan bir avuç Vatansevere, bu memleketin çocuklarına
en derin saygı ve sevgilerimi arz ediyorum.

İyi ki varsınız.

Sabih Samur
Kod Adı TC

21 Temmuz 2013 Pazar

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının bayramını kutladı




KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının, yanlış tutumları nedeniyle Avrupa Birliği (AB) ile Birleşmiş Milletler'e (BM) ve bir antlaşma olabileceğine olan inancının dibe vurmak üzere olduğunu söyledi. Kıbrıs sorununun çözümünde son bir fırsatın bulunduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Çok net söylüyorum; Son bir fırsat önümüzde duruyor. Ya bu fırsat iyi değerlendirilerek sonuca ulaşılacak ya da kalıcı bir anlaşma olasılığı şansı tamamen yitirilecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle Bayrak Radyo Televizyon Kurumu'ndan (BRTK) halka seslenerek Kıbrıs Türk halkının bayramını kutladı.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Biz Kıbrıs'ın bir barış adası olmasını istiyoruz. Biz Kıbrıs'ta varılacak bir antlaşmanın, bölge için örnek, iki anavatan Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve Avrupa Birliği'nin önünün açılması için ciddi bir katalizör olmasını temenni ediyoruz" diye konuştu. KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, 20 Temmuz Barış Harekatı'nın ortaya çıkardığı coğrafya üzerinde kurulan devletin varlığının Kıbrıs Türk halkının en büyük gücü olduğunu belirtti.

SAHİP ÇIKMAK

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, konuşmasının başında kutsal Ramazan ayının İslam alemine ve millete hayırlı olması dileğinde bulunarak, "Bizler Türklüğümüze, dinimize, dilimize sahip çıkarak bugünlere geldik, bundan sonra da dilimizle, dinimizle, milletimizle var olmaya devam edeceğiz" dedi.
39 yıl önce böyle bir günde Kıbrıs Türk halkının bir bütün olarak, dört gözle, Anavatan Türkiye'nin garantörlük hakkından doğan yetkisini kullanarak Kıbrıs'a bir askeri müdahalede bulunmasını beklemekte olduğuna işaret eden Eroğlu, çünkü, 15 Temmuz 1974'te Rum-Yunan darbesi ile Kıbrıs Helen Cumhuriyeti'nin ilan edildiğini ve adanın Yunan egemenliğine sokulması için somut adım atıldığını kaydetti. Eroğlu, Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Enosis'e bir sıçrama tahtası olarak gördüklerini ve amaçlarının Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Helen Cumhuriyeti olarak dünyaya kabul ettirmek olduğunu kaydetti. 21 Aralık 1963'teki Kanlı Noel saldırıları ile bunun yapılmak istendiğini ancak Türkiye'nin desteği ve Kıbrıs Türk halkının direnişi sayesinde başarılamadığını vurgulayan Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu başarısızlık, Rum liderliği arasında, 'Kıbrıs Türklerini zamana bırakıp da mı yok edelim, yoksa hemen mi ortadan kaldıralım' tartışması yaşanmasına neden olmuştu.15 Temmuz 1974 Rum-Yunan darbesi Yunanistan'da iktidarda olan askeri cuntanın başarıya olan ihtiyacı ile Kıbrıs'taki Rum EOKA-B örgütünün acele Kıbrıs Türklerini yok edip Kıbrıs Helen Devleti'ni kurma istemlerinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan bir olay idi. Anavatan Türkiye'nin diğer garantör ülke İngiltere'den destek alamayacağı, Amerika Birleşik Devletleri'nin tıpkı 1964'teki gibi Kıbrıs'a bir Türk müdahalesi olmasına engel olacağı düşüncesi ile pervasızca bir askeri darbe yaptılar. Ama aslında hiç kimse uyumuyordu ve Anavatan Türkiye yaşanan tarihi gelişmelerden dersler de çıkararak hep bir müdahale için kararlı idi, hem de belirli bir hazırlığı vardı." Garantör İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri yapılan temaslara rağmen gereken duyarlılığı göstermeseler de Anavatan Türkiye 20 Temmuz 1974 günü Kıbrıs Türk Barış Harekatı'nın gerçekleşmesi kararını verdi."

TÜRK TARİHİNİN EN ONUR VERİCİ EN ÖNEMLİ KARARLARINDAN BİRİ

Kıbrıs Barış Harekatı kararının Türk tarihinin en onur verici, en önemli kararlarından biri olduğunu vurgulayan Eroğlu, "O kararı veren Türk Milleti'ne, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne dönemin hükümetine, Başbakan rahmetli Bülent Ecevit'e, Başbakan Yardımcısı rahmetli Necmettin Erbakan'a, Anavatan Türkiye'nin söz konusu kararı alması için olağanüstü bir çaba gösteren devletimizin Kurucu Cumhurbaşkanı, dönemin Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı rahmetli Rauf Denktaş'a, o dönemin Cemaat Meclisi üyeleri ile Kıbrıs Türk Yönetimi üyelerine,diğer tüm yetkili ve ilgililere bir kez daha tarih önünde siz değerli Kıbrıs Türk Halkı adına teşekkür ediyorum" dedi.

KARANLIKTAN AYDINLIĞA GEÇİŞ

Kıbrıs Türk halkının 20 Temmuz Barış Harekatı ile özgürlüğüne kavuştuğunu devlet kurduğu bir toprak parçasına hükmetmeye başladığını ifade eden Eroğlu, "Kıbrıs Türk Halkı 20 Temmuz Barış Harekatı sayesinde karanlıktan aydınlığa geçiş yaptı. Anavatan Türkiye Kıbrıs Türk Barış Harekatı sayesinde kardeşlerine verdiği önemi, hakkını, hukukunu, güvenliğini, çıkarlarını korumaktaki kararlılığını gösterdi. Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türk Barış Harekatı sayesinde Ortadoğu'da ve tüm dünyada barış ve istikrardan söz edilecekse mutlaka kaale alınması gereken ciddi, büyük, köklü tarihin derinliklerinde olan bir ülke olduğunu net bir şekilde ifade etti" diye konuştu.

GERÇEKLER İNKAR EDİLEMEZ

Kıbrıs'ta yaşanan gerçeklerin inkar edilemeyeceğine dikkat çeken Eroğlu, Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 39'ncu yıldönümünü kutlarken geriye dönüp bakarak herkesin nereden, nereye nasıl gelindiğinin sağlıklı değerlendirmesini yapması gerektiğini söyledi. Eroğlu, "Eğer dünün sağlıklı bir değerlendirmesini yapmazsak bugünü doğru anlayamayız, gelişmeleri doğru yorumlayamayız. Bugünü doğru değerlendirmezsek, yarını tehlikeye atarız" dedi. Barış Harekatı'ndan bugüne geçen yaklaşık 40 yılın kısa bir süre olmadığını, meselenin birde 1974'ten geriye uzanan boyutu olduğunu söyleyen Eroğlu, Rumların, adanın 1878'de Osmanlı egemenliğinden çıkıp İngiliz kolonisi haline gelmesinden sonra 1821'de Yunanistan'ın Osmanlı İmparatorluğu'ndan kopmasının da getirdiği hava ile Kıbrıs'ı bir Yunan adası yapma hevesine kapıldığını kaydetti.

O HEVES HİÇ GEÇMEDİ

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"O heves hiç geçmedi. O heves, ortaklaşa kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıktı. O heves, 15 Temmuz 1974 Rum-Yunan darbesine neden oldu. O hevesin terk edilmesinde zorlanıldığı için 1974'ten bu yana yapılan sayısız görüşmeye, ortaya çıkan 10 binlerce sayfalık metinlere, belgelere, taslaklara, antlaşmalara rağmen bir türlü iki halkın eşitliğine, egemenliğine, özgürlüğüne dayalı bir antlaşmaya yanaşmıyorlar. O hevesten kurtulmakta zorlandıkları için antlaşma olasılığı doğdu mu, masadan, uzlaşmaktan, yol haritası belirlemekten, zaman sınırlaması koymaktan kaçıyorlar."
"Bir kez daha ilan ediyorum: Asla 1974 öncesine dönüş olmayacaktır" diyen Eroğlu, kimsenin Kıbrıs Türk halkını 1974 öncesinin esaret, yoksulluk, umutsuzluk, göçmenlik, korku dolu koşullarına itemeyeceğini vurguladı. Eroğlu, "Biz, Anavatan Türkiye ile birlikte el-ele gönül-gönüle geleceğe uzanmakta, bu topraklarda özgür, başı dik yaşamaya kararlıyız. Bir devlet kurduk ve bundan geri dönmeyiz. Devletimiz, bizim özgürlüğümüzdür, egemenliğimizdir, güvenliğimizdir. Kimse bizden 1963'teki, 1974'teki tehlikeleri, riskleri yaşayabileceğimiz koşullarda bir antlaşmaya boyun eğmemizi beklemesin" dedi.

EKİM'DE MÜZAKERE SÜRECİNİN DEVAM ETMESİNİ BEKLİYORUZ

Ekim ayında, yeni Rum lider Nikos Anastasiadis'le müzakere sürecinin devam etmesini beklediğini kaydeden Eroğlu, "Dileriz artık bir sonuca ulaşılması yönünde kararlı olurlar. Dileriz bizim samimi olarak, Kıbrıs'ta var olan gerçekler temelinde biz antlaşma için hazır olduğumuzu idrak ederler ve oyalama, topu dışarı atma taktiklerine baş vurmazlar" dedi.

KIBRIS TÜRK HALKININ SABRI TÜKENMEKTE

Kıbrıs Türk halkının 40 yıla yakın bir süredir sabır gösterdiğini belirten Eroğlu, "Hakkımız teslim edilmiyor. Anlaşmaya yanaşmayan Rum tarafı ama cezalandırılan Kıbrıs Türkü... Böyle şey olmaz. Kıbrıs Türk Halkı'na verilen sözler tutulmuyor ama Rum tarafının baskılarına boyun eğiliyor. Bu asla kabul edilemez. Kıbrıs Türk halkının sabrı tükenmektedir" diye konuştu.

ÇOK MESAFE KAT ETTİK

20 Temmuz Barış Harekatı'nın ortaya çıkardığı coğrafya üzerinde kurulan devletin varlığının Kıbrıs Türk halkının en büyük gücü olduğunu söyleyen Eroğlu, Türkiye'nin desteği, Kıbrıs Türk halkının çabaları, çalışkanlığı ve girişimleriyle çok mesafe kat edildiğini söyledi. Eroğlu, "Sanayi kuruluşlarımız, binlerce ticari müessesemiz, üniversitelerimiz, turizm potansiyelimiz ve en önemlisi eğitilmiş insan gücümüz oldukça iyi bir noktada olduğumuzu göstermektedir" dedi. Sorunların bulunduğunu, ancak başarılanların da küçümsenemeyeceğini dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti:
"Belki istediğimiz kadar ileri gidemedik ama bu bundan sonra da yapamayacağız anlamına gelmez. Yeter ki zaman kaybetmeden gereken kararları alalım.Yeter ki, alınması gereken kararları artık ertelemeyelim. Dünyadaki değişimi, ülkenin gerçek ihtiyaçlarını doğru okuyalım. Ben gelecekten eminim. Kıbrıs Türk halkı çok daha güzel günler görecektir. Yeter ki doğruyu yapalım. Doğru kararlar verelim."
Birlik beraberliği korumanın başlıca görev olduğunu söyleyen Eroğlu, bunu zedelemeye çalışanlara hiçbir koşulda fırsat verilmemesi ve değerlere sahip çıkılması gerektiğini ifade etti.

İRADENİZE SAHİP ÇIKARAK SANDIĞA GİDİNİZ

28 Temmuz Pazar günü yapılacak Milletvekilliği Erken Genel Seçimleri'ne değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, şunları söyledi:
"Katılımcı Demokrasi çağdaş devlet olmanın vazgeçilmezidir. Demokrasilerde iradenin sandığa doğru ve sağlıklı bir şekilde yansıtılması gerekir ki, yasama organı Meclis ile icra makamı, hükümet düzgün bir şekilde oluşsun. O nedenle hepinizi iradenize, ülkenize, devletinize sahip çıkarak sandıklara gitmeye davet ediyorum. Koşullar sizi zorlasa, birilerine, bir yerlere canınız sıkılmış olsa da sandığa gidiniz."

KIBRIS MİLLİ DAVA…
TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER BİRLİK BERABERLİK KADAR ÖNEMLİ

Kıbrıs konusunun milli dava olmaya devam ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Kıbrıs davası tüm milletin konusudur. Biz bunun bilinci içindeyiz ve ona göre davranıyoruz. Anavatan Türkiye ile karşılıklı sevgi-saygıya dayalı ilişkiler en az birlik-beraberliğimizin devamı kadar önemlidir. Bu ilişkileri şu veya bu şekilde bozmaya kalkışmak en büyük hatadır. Esasen böyle bir şeyin başarılması da mümkün değildir" dedi. Türkiye'nin güçlenmesini gururla izlediklerini, terör başta olmak üzere tüm sorunlarını geride bırakacak olan Türkiye'nin dünyanın ilk 10 devleti arasında yerini kısa sürede alacağını ifade eden Eroğlu konuşmasını şöyle tamamladı:
"Biz de giderek güçlenen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşları olarak Anavatanımız Türkiye'nin garantisinde, güven içerisinde daha güzel günlere mutlaka ulaşacağız. Bu duygu ve düşüncelerle bugünlere gelmemize katkı sağlayan ve aramızda olmayan herkesi rahmetle, aramızda olanları minnet ve şükranla anıyorum. Kimse merak etmesin, aramızda olmayanlar rahat uyusun: 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı'nın her yıldönümü Kıbrıs Türkü tarafından Barış ve Özgürlük Bayramı olarak sonsuza dek kutlanmaya devam edilecektir.
Herkesin Barış ve Özgürlük Bayramı'nı candan kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım."

Hilmi MISIR
DorukTürk Haber Gazetesi
Haber Müdürü

4 Temmuz 2013 Perşembe

Ramazan'a bir kaç gün kala...



03 Temmuz 2013, 21:00 Güngören

Sabih Samur ile Memleket Meselesi

Konuk: Seccadem Islanmıyor kitabının yazarı Sadettin Turhan

23 Nisan 2013 Salı

HANDAN'CA 24 Nisan 2013


Handan Turan Koltuk'un sunduğu Handan'ca'nın 24 Nisan 2013 tarihli konuğu Adalı Buzuki Ahmet ve Ahmet Meço.

Kaçırmayınız...

Doruktürk ekranlarında saat 11:00 de.

www.dorukturk.tv

TÜRKLÜK TANIMI


22 Nisan 2013 Pazartesi

16 Şubat 2013 Cumartesi

ANASTASİADİS, EGEMEN BAĞIŞ'A MESAJ GÖNDERDİ

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde bugün seçimler başladı. Oy verme işlemi akşama kadar devam edecek. Size bu seçim haberlerini elde ettikçe ve 'Exit Poll'^denen bazi verilere dair açıklamalar da yapıldıkça siz izleyenlerimizi gelişmelerden haberdar edecek ve ihtimallerden sizi bilgilendireceğim. Bir ilk tadımlık bilgi, bugünkü Rum seçimlerinde favori olarak gösterilen kendi partisi DİSİ ve kendiine destek veren DİKO partisince desteklenen ve büyük kazanma şansını elde eden Nikos Anastasiadis'in, Türkiye'nin AB Bakanı ve başmüzakerecisi Egemen Bağış'a bir mesaj gönderdiği konuşuluyor. Anastasiadis'in bu mesajında, TÜrkiye'nin AB ortaklı hakkını kazanması için müzakere başlıklarının açılması, daha doğrusu Türkiye'nin bir adım daha ileriye gidebilmesi hakkını elde etm esi için, artık Brüksel'a karşı ilişkiler kitabının açık olan ve hiç ilerleme kaydedilmeyen sayfasını çevirerek Türkiye'nin daha uygun tutumlar sergilemesinin gerektiğini söyledi. Tabii bugünkü Rum Başkanlık Seçimlerinden sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimini kendisi temsil edeceği için onun bu davranışının devamı beklendi. Dün akşam bu konuda yorumlar gelmekte gecikmedi. Meğer Anastasiadis, kendi tarafının hangi davranışları uygulaması gerektiğini kabul ederek olumlu bir adım atacağı yerde ona buna tavsiye ederek seçmene göz kırpmaya çalıştı. Anastasiadis, haddini aşarak Türkiye'nin, dolayısıyla Kuzey Türk Cumhiyetinin, 'sayfayı çevirdikten sonra, Türkye-AB Ortak Protokolünü uygulamaya koymasını, Türkiye'mizin ne yasal ne de anayasal olan Makarios zorbalığının yıktığı ve Türkleri bütün hak ve makamlarından, işlerinden - bir din adamına hiç yakışmayan zorbalıkla alt üst etmesine aldırmadan - Rum Yönetimini Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanımamızı talep etmektedir. Son talebi de - ortada ne fol ne de yumurta varken - Türk tarafının bir adım daha geriye atarak kapalı ve Türk denetiminde olan Maraş'ı açmaya çağırmaktadır. Ama Maraş'ın yarıdan büyük bir kısmı İngilizlerin kendi sömürge daresinde yasal olmayan yollardan tapu verilen bölgedir. Vakıf mallarına saygı göstermeyen ve onları Rumlara peşkeş çeken sakat zihniyete de, Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin boyun eğmesini istiyor. Buraada, Anastasiadis'e, Kuzey Kıbrıs'ta yaygın olarak kullanılmakta olan bir deyimi tekrar etmek gerekiyor: Bak bayım biz olmayacak duaya boş yere 'amin' demeyiz şeklinde cevam veririz. Eğer pallikaryalığa başvuracak olurlarsa da ona göre cevabımız vardır: MOLON LAVE (Sıkıysa gel de al. Fanatik Rum basınında (Politis Gazetesi) dün bu olay Anastasiadis'in neredeyse Türkiye'ye meydan okuması şeklinde takdim edildi. DİSİ Partisinin EOKA'nın baş destekçisi, önce İngiliz Sömürge İdaresi, sonra Türklerin haklarının eksiltilmesi ve nihayet Türkleri tehdit ve sindirme yollarına sapmaması konusunda bir hayli temkinli yayın yaptı. Kıbrıs Rumlarının kendileri Türklerin gaspettikleri haklarından bir zerresini bile iade etmezken, bizden tüm taleplerini peşinen kabul etmemizi istemesine bu partiden AB Parlamentosuna milletfvekili seçilen Antiğoni Papadopulu da seve seve katılıyor. Demek istediğim şu: Bu seçimleri eğer Anastasiadis kazanırsa, Kıbrıs konusunda pek bir çözüm umudu ortaya çıkmayacaktır. O takdirde de BM, AB ve tüm diğer uluslararası kuruluşlar, Kıbrıs konusunda dörtlü bir konferansa çağrılmalı ve batı alemi de artık her şeye OHİ (Hayır) diyen Rum- Yunan ikilisine KATSE KATO (Otur yerine) diyerek 48 yıldır kuvvete dayalı olan isteklerine, makul yola dönerek uzlaşma yöntemiyle çözüme kavuşturmalarını söyleyerek ellerini artık masaya vurmaları kaçınılmaz olmaktadır. Rum-Yunan ikilisi baş belası kesildikleri AB'den para dilenirken bir de şartlar ileriye sürmemeli. BM ve AB buna izin vermemelidirler. Yoksa taksim bunca yıl süren Rum-Yunan bağnazlığının sonucu olarak kaçınılmaz olur. Saffet SOYKAL

12 Şubat 2013 Salı

RUM CEPHESİNDEN BİR KAÇ HABER

RUM CEPHESİNDEN BİR KAÇ HABER: 1. Rum yönetimi Başkanlık seçimlerine 5 gün kaldı. 2. Hristofyas, İlk ziyaretinde olduğu gibi vedsa ziyareti için Atina'da idi. Yunan CB, BB ve Muhalefet Partilerinin liderleriyle görüştü. 3. Hristofyas ve Samaras, Kıbrıs çözümü için ilerleme olmamasından Kıbrıs Türk tarafını itham etti. 4. EUROGROUP'ta Rum Maliye Bakanı konuştu, bilgi verdi. Herkez ona kulak vermedi ve Rum Yönetiminin Rus kara paralarını aklayıp aklamadığını AB komitesinden değil özel şirketten istedi. Rum itirazlarını dinlemedi. 5. Hristofyas ve Rum siyasi partileri, Rum Başsavcının yabancıya verilmesini yatırım yapanların kaçması anlamına geleceğini söyleyerek tepki gösterilmesini istediler. 6. İran'dan Suriye'ye gönderilen ve BM Güvenlik Konseyinin ihtarı üzerine Rumların el koyarak Mari'de depoladığı silahların patlaması olayında adı geçenleri, mahkeme savunma yapmaya davet etti. 7. Yunan Bonolarını Rum bankalarına satın aldıran, sonra da 'Silin Yunanistan mali sıkıntılardan kurtulsun' diyen AB yüzün Rum Bankalarının zararının €11,5 milyar olduğu açıklanarak Rumlara yazık edildiği bildirilerek ince alay yapıldı. Ama bono alıp da zarar edenler dün RIK kurumunda 'Debate' programına katılacak olan Rum siyasi Parti Liderlerinin girişlerini engelleyip çıkarken onların görüşlerini dinlemek istediler. 8. Makarios III'ün 100. Doğum Yıldönümünde Hristofyas onun Kıbrıs politikalarının en gerçekçi politikalar olduğunu bildirdi. (Tabii 1963'te ortak devleti bozarak Türkleri dışladığından değil, 1977 anlaşmalarından söz ediyordu.) SAFFET SOYKAL

4 Şubat 2013 Pazartesi

ASRIN PROJESİNDEN SES VAR

Asrın projesi neye denmişti? önce onu hatırlatalım. Ekonomik sıkıntı, işsizlik ve 100 TL gibi gülünç 'Hayat Pahalılığı' yakınmaları arasında, hele Kış mevsimi parçalı bulutlu ve güneşli geçen evrelerle biraz unutturuyorsa da, top toplayan birkaç göletimiz dışında barajlarda biriken sular, uzun yağışsız, hatta kurak geçen YAZ mevsiminde kendisini en acı şekilde gösterir. Bu durumdan da en çok sulu ziraat yapan kesim, hayvan besleyenler vb mesleklerde zarar görür, sıkıntıya girer, zarara eder. İşte bu noktada yine aramızda sadece 40 millik mesafe bulunun Anavatanımıza dönüyor ve tek güven ve teselli noktamız olduklarını anımsatıyorduk. Bizde kıt olan yağışlara sonucu büyük kuraklık vardır. Buna karşılık 40 Mil ötemizde suları Suriye ve Irak'a akan nehirlerimiz. Sularımızdan bu kadar faydalandıkları halde komşu Arap ülkelerinin, en azından bazıları Türkiye'ye karşı nankörce bir davranış içerisindedirler. Şubat ayı gibi yağmurlu dönem sayılan ayda bile bu kadar güneşli günlere sivil halkımız memnuniyet ve sadece eülence düşünceleri ile bakar ve gününü gün etmeye bakıyorsa da endişe eden kesim vatdır ve ortadadır. Evleri ve dükkanlarını su basan esnafımız. Sanayi bölgesinin en uç güney bölgesi olan Dr. Fazıl Küçük Bulvarı ucundaki işyerleri de zanab zanab su baskınlarına uğruyor. Sık sık böyle zararlara maruz kalan sanayiciler, hem Belediye'ye, hem de Hükümete tepkili tutumda. Belediye'de Hükümet hesapsız ve oy kaygısıyle bazı hallerde gereksiz istihdam yapınca çalışan kadrosu arttı. Belediye işlerle ve özellikle zam talepleriyle dara girince, istekleri karşılayamadı, üstesinden gelemedi. Çalışamlar Greve de gidince bu defa Belediye gelirden mahrum bırakılmıştır. İşler daha da keşmekeşe girmiş bulundu. işçi eylemlerinin sonucunda kaos kaldı. Burada da hata fazla istihdam yapan Belediye ve ona destek veren oy kaygısı içerisindeki UBP ile zıtlaştı. Esas konumuza dönecek ve konuyu su meselesinde toparlayacak olursak Gazimağusa limanımıza demirleyen dev şileple, Anavatandan plastik su boruları gönderildi. Anamur'da KKTC'ye sevkiyatı yapılacak ve adı ASRIN PROJESİ konan gerçekten büyük projeye gelen su boruları işleeri canlandıracaktır. Boruların Denizden Karaya döşenerek, deniz altından gelecek olan suyun halkımızın yarar görebileceği yerlere isale edilmesini sağlayacaktır. Hong Kong bandıralı geminin getirdiği 256 ton poliüretan su borusu ve aksamı süratle indirilerek iki Bakan Hamza Ersan Saner ve Ali Çetin Amcaoğu (Sanayi ve Doğal Kaynaklar ve Tarım bakanlarıdır) geminin hamulesini boşaltmasını izlediler. Ersan Saner bu borularla denizden karaya aktarılacak yılda 75 milyon metreküp suyun KKTC'nin geleceğini olumlu etkileyeceğini vurguladı. Tarım Bakanı Ali Çetin Amcaoğlu da bu boruların deniz altına döşeme sürecinin 7 Mart tarihinde bitmiş olacağını da müjdeledi. Bizden de bu projeye 'kolay gelsin ve hayırlısı demek kalıyor. Saffet Soykal Kaynak: www.dorukhaber.com

18 Ocak 2013 Cuma

KOD ADI TOROS

Genç mücahitler Derneği himayesinde KKTC Beşiktaşlılar Derneği,KKTC Çarşı Gurubu, KKTC Fenerbahçeliler Derneği, KKTC Galatasaraylılar Derneği, KKTC Trabzon Sporlular, Üniversiteler Kulübü ve Karadeniz öğrenci birliğinin katkılarıyla Merhum Kurucu Cumhur Başkanımız R R DENKTAŞ'IN birinci ölüm yıldönümü münasebetiyle KOD ADI TOROS FOTORAF SERGİSİ gerçekleştirecektir. Sergi 19 Ocak cumartesi günü saat 14 de Atatürk Kültür Merkezinde ziyarete açılacaktır. Aileyi temsilen açılışı Sayın Serdar Denktaş yapacaktır. Tüm halkımız davetlidir.

15 Ocak 2013 Salı

Atilla Yılmaz

O bir eş ve babaydı, O bir vatan evladıydı. Vatanını sözde değil derinde sevendi. Askerdi. Her daim vazifedeydi. Fenerbahçeliydi. Tekstilciydi. Arkadaşımız ve can yoldaşımızdı. Velhâsıl adam gibi adamdı! 15 Ocak 2013; Atilla Yılmaz artık ebedi istirahatgâhında. Nurlar içinde yat güzel insan. Allah rahmet eylesin.