27 Aralık 2009 Pazar

Nostalji


19 Kasım 2009 Perşembe

Erciyes'te KKTC Bayrağı


İlk kez Erciyes'e 4x4 jip le tırmanıldı ve Kıbrıs'lılar ilk oldu ...


Bülent Gardiyanoğlu'nun Fotoğrafları

14 Kasım 2009 Cumartesi

KKTC'nin 26. yılı Kutlu Olsun


KKTC'nın mücahit Başkomutanı ve devletimizin kurucusu Rauf R. Denktaş'ı saygı ile anar, uzun ömürler dilerim.
Devletimizin de payidar olması için hepimiz elele, gönül birliği içerisinde çalışmalıyız.
Devlet ilan etmek zordur.
Onu payida kılmak, artık ki halkımızın görevidir, daha da zordur. Bu bilinçle hareket edelim.
KKTC'nin 26. yılı hepinize kutlu olsun.
Saffet Soykal

28 Ekim 2009 Çarşamba

15 Ekim 2009 Perşembe

ULUSA UYANIŞ PLATFORMU

BASIN TOPLANTISI ÇAĞRIMIZDIR.‏
Kimden:
kibris1974@kibris1974.com (kibris1974@kibris1974.com)
Gönderme tarihi:
15 Ekim 2009 Perşembe 17:25:05
Kime:
sabihsamur735@hotmail.comBASIN TOPLANTISI ÇAĞRIMIZDIR.

Sayın

......................................................

......................................................

ANTALYA

Antalya İli, Kepez İlçesi, Ahatlı Mahallesinde, 2950 parsel sayılı 2800 dönüm (2800.000 m2) Vakıf Zeytinliği halen yeşil alan olup Antalya Kent merkezinin akciğerleri durumundadır. Söz konusu alan kamuoyu duyarlılıkları dikkate alınmaksızın inatla ve ısrarla ilgililer tarafından özel sektöre yapılaşmak üzere kiralanmak istenmektedir.
Bu konuda ULUSAL UYANIŞ PLATFORMU olarak Avukatlarımızla birlikte aşağıda yer, adres, tarih ve saati bildirilen mekanda basın toplantısı düzenlenerek, açıklama ve itirazlarımız ile yeşil saha olarak kalması ısrarımız üzerine dillendirilecektir.
Antalya'nın ortak aklının savunucularından olduğunu her zaman ön planda tutuğumuz saygıdeğer basın mensuplarımızı davamıza sahip çıkmaya davet eder,
Saygılarımızı arz ederiz.

Ulusal Uyanış Platformu Adına
Hüseyin Laptalı
Devre Sekreteri

Not:

Yer: Konyaaltı Üniversiteli Kadınlar Derneği

Muratpaşa Mahallesi 564 Sk. No:4

Antalya

Saat: 11.00

Tarih: 16-10- 2009 Cuma

http://www.kibris1974.com/basin-toplantisi-cagrimizdir-t91769.html

1 Ekim 2009 Perşembe

Genç Mücahitler Derneği'nden Ziyaret



Dışişleri Bakanı Sn.Hüseyin Özgürgün'ü Ziyaret
Fotoğraftakiler:
İsmail Eker,
Hasan Kurumanastırlı (Başkan),
Dışişleri Bakanı Sn.Hüseyin Özgürgün,
Özen Hürses (Asbaşkan),
Cemal Uluçay

19 Eylül 2009 Cumartesi

Genç Mücahitler Derneği


KURULUŞ BİLDİRGESİ

Kıbrıs Türk Halkı esaret zinciri vurulamayan atalarına layık evlatlar olarak 1878’den beridir ne sömürgeci İngilizlere, ne de Megalo İdea’cı Rumlara boyun eğmemişlerdir.
Şairin dediği gibi “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!!.”
Bizim başımız Tanrı dağı kadar yücedir.
Bütün bir dünya toplanıp da gelse başımızı ne Rum’a, ne Avrupa Birliğine, ne Amerika’ya, ne de içimizdeki işbirlikçilerine boyun eğdiremeyecektir.
Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar müslümanız…
Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur.
Ruhsuz beden ceset olur.
Türklük gurur ve şuurunu, İslam ahlak ve faziletini kaybedenler, düşmana boyun eğer, tutsak olur…
Kıbrıs Türk halkının 1878’den beridir sürdürdüğü Milli Direniş Mücadelesi Mutlu Barış Harekâtı ile zaferle sonuçlanmış ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletiyle taçlanmıştır.
K.K.T.C. Devleti üzerinde oynan oyunları çok yakından takip ediyor ve izliyoruz…
Kıbrıs Türk gençliği Genç Mücahitler Derneğin de bütünleşerek bu oyunlara son vermek karar ve azmi içindedir.
Bizleri bu kara ve azmimizden koparacak hiçbir güç yoktur.
Anne ve babalarımızdan miras aldığımız “MÜCAHİT RUHUNU” torunlarımıza da şerefle teslim edeceğiz.
K.K.T.C. Devletine bizden sonrada bizim torunlarımız sahip çıkacaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletini haritadan silmek isteyenlere “DUR!” diyoruz…
Genç Mücahitler Derneğinde örgütlenen Kıbrıs Türk gençliği Ulu Önder Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözünü kendilerine temel almışlardır.
Gençlik geleceğimizin güvencesidir.
Dinine, milletine, vatanına, devletine, milli ve manevi değerlerine gönülden bağlı, sağlıklı, güçlü, kuvvetli ve başarılı, çağdaş ilimlere göre yetişmiş, sevildiğine ve korunduğuna inanan bir gençlik Kıbrıs’ta Milli varlığımızın en büyük bir teminatı olacaktır.
Bütün gençliğimizi Kur’an-ı Kerim’e ve bayrağa koyup “KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLETİ’ni sonsuza dek yaşatmak için MÜCAHİT YEMİNİ etmeye çağırıyoruz.
Selam olsun Ana Vatan Türkiye’ye!
Selam olsun Kahraman Türk Ordusuna!
Selam olsun Yavru Vatan için toprağa düşmüş yüz binden fazla Şehidimize!

Dernek Baskani
Hasan Karamanastırlı


GENÇ MÜCAHİTLER AND'I

Şehitlerimizin ve atalarımızın emaneti olan vatanımızı her türlü tehdit ve tehlikeye karşı koruyacağıma,
Halkımızın milli kültürünü ve Türk kimliğini hedef alan emperyalist proje ve senaryolara karşı uyanık bulunacağıma,
Eğitimin milli olması ve Türk karakterini taşıması yolunda kararlı ve ısrarlı olacağıma,
Halkımın egemen eşitliğini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin varlığını Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü esas almayan hiçbir çözümü asla kabul etmeyeceğime,
Halkımın adalet ve hukuk ilkeleri çerçevesinde mutluluğunu ve devletimin varlığını aziz bileceğime namusum ve şerefim üzerine ant içerim.
Ne mutlu Türküm diyene.

Genç Mücahitler Derneği

www.gencmucahitler.com

Nice Mutlu Bayramlara...


Yüce Allah
Dünya var oldukça
Her iki bayrağımızın da
Kıbrıs'ta dalgalanmasını nasip etsin.
Nice Mutlu Bayramlara huzurla...
Sabih Samur

31 Ağustos 2009 Pazartesi

TURİZM BAKANI SANER: “2010 TANITIM YILI OLACAK”



Saner, 2009 sezonu için ise iç turiste yönelik özel imkanlar sağlamak amacıyla çalışmalar yapıldığını bildirdi.
Bakanlıktan verilen bilgiye göre Turizm Bakanı Saner, 2010 yılını Türkiye’de “KKTC tanıtım” yılı ilan etmek amacıyla çalışma başlattıklarını kaydetti.


“KKTC’nin Akdeniz’in incisi” olduğunu belirten Saner, Türkiye’de tatile gideceklere, “Birinci seçeneğiniz KKTC olsun. Bundan asla pişman olmayacaksınız” çağrısı yaptı.
Ülkeye en çok Türkiye’den turist geldiğine dikkat çeken Bakan Saner, Türkiye’de yeterli tanıtım olmadığına işaret ederek, “Hala burada Türk parasının bile kullanıldığı bilinmiyor. Bizler bunları değiştireceğiz. Tanıtım atağımızla birlikte, ülkemize yoğun turist bekliyoruz” dedi.
“2009’da çok fazla yapabileceğimiz bir şey yok artık” diyen Turizm Bakanı Saner, 2009 yazı için iç turiste yönelik açılımları olacağını söyledi ve şöyle konuştu:
“2009’da iç turizme yönelik açılımlarımız olacak. Bu sene ülkemizden yurtdışına seyahat edecek insanlarımızın ülke içinde kalması için çalışma yapacağız. Seyahat acenteleriyle görüşmeler yapıldı, vatandaşlarımıza en düşük fiyatlar verilecek. Bankalar Birliği ile görüşmeler yapıldı taksit sayıları artırılsın diye.”
Saner, KKTC’nin her alanda olduğu gibi turizmde de Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olduğunu ifade ederek, Türkiye halkının KKTC’ye gerekli katkı ve desteği vereceğine inandığını kaydetti.
--“BİRİNCİ TERCİH OLSUN”--
Türkiye’den tatile gideceklerin birinci tercih olarak KKTC’yi seçmelerini isteyen Saner, “Biz KKTC’de yaşayanlar olarak, öncelikle yurtdışına çıkacak her Türk vatandaşının birinci destinasyon olarak KKTC’yi seçmesini istiyoruz. Eğer KKTC’yi seçerlerse, asla pişman olmayacaklar. Akdeniz’in incisi KKTC, Türk vatandaşlarını bekliyor” dedi.
--10 YENİ DESTİNASYON-- Ülkeye Türkiye dışından İngiltere ve Almanya’dan da yoğun turist akışı olduğunu anlatan Saner, “Bakanlığımız, bu yıl yabancı turistleri adaya getirmek için çok ciddi bir çalışma içinde. Yeni 10 farklı destinasyona uçak seferleri konulması konusunda çalışma yapılıyor. Bu yeni destinasyonlardan ülkemize turist çekmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
Editör : Levent Özadam
Kaynak : Haberci Kıbrıs

23 Temmuz 2009 Perşembe

Faydamız olursa ne mutlu bize

From: ozgursenoglu@hotmail.com
To: sabihsamur735@hotmail.com
Date: Tue, 21 Jul 2009 09:43
Subject: Özgür Şenoğlu > Özgeçmiş

Önyazı

Sayın Sabih Bey,
Mail adresinize internet üzerinden ulaştım.
Danışmak istediğim bir konu var, yardımcı olabilirseniz sevinirim.
Eşim yaklaşık 1.5 yıldır iş sebebiyle Kıbrıs da ikamet ediyor, ben de agustos sonu eylül başından itibaren Kıbrısa yerleşeceğim.
Ekte de bilgilerime ulaşabileceğiniz gibi Türkiye de tekstil söktöründe çalışmaktayım.
Kıbrıs a geldikten sonra da mesleğime devam etmek istiyorum.
Kıbrıs da bu sektörün kısıtlı olduğunu duydum Cv mi ulaştırabileceğim adreslere ihtiyacım var sizden yardım almam mümkün müdür?
Kıbrıs sanayi odasının mailine ulaştım buraya yollarsam ilgilenir mi ?
Yardımınız için şimdiden teşşekürler

Özgür Peker


Özgür Peker
Adres
:
DAĞ YOLU SOK.GÜNEYHAN APT.NO:29. DAİRE 1 Seçiniz - GİRNE - GİRNE KUZEY KIBRIS T.C
Cep
:
0 5338 726 995
E-Posta
:
ozgursenoglu@hotmail.com

Eğitim Durumu
:
Meslek Yüksek Okulu (Mezun)
Medeni Durum
:
Evli
Toplam Tecrübe
:
11 Yıl
Çalışma Durumu
:
Çalışmıyor
Doğum Tarihi
:
11.11.1975
Doğum Yeri
:
(ALMANYA)
Ehliyet
:
Yok
Uyruk
:
Türkiye
Üniversite09.1996 - 06.1998
Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi, Teknik Eğitim (Tekstil Hazır Giyim Konf.) - Türkçe - Destek Bursu

Lise06.1993
Rüştü Akın Anadolu Meslek LisesiHazır Giyim

04.2007-06.2009
TEAŞ ŞİRKETLER GURUBU -VENÜS GİYİMPlanlama Elemanı
İstanbul

Boyalı kumaş siparişi hazırlama,gelen boyalı kumşın kesim için tüm hazırlığının takibi kesim iş emri hazırlama adet ve kilo bazında iş takibi
Firmanın sektörü
:
Tekstil
Firmanın çalışan sayısı
:
751-1000
Çalıştığı iş alanı
:
Planlama
Çalışma şekli
:
Tam zamanlı
Firmada bağlı olduğu kişi
:
Yelda Aydınoğlu (Üretim Müdürü) (Telefon: 05493014751)
01.2005-04.2007
Punut Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş Üretim Planlama Elemanı
İstanbul

Kumaş Tedarik, boyalı ve ham kumaş siparişi geçilmesi griş çıkış takibi, ham kumaşın boyahaneye partilenmesi ve gelen boyalı ham kumaşın gerekli siparişlere dağıtılıp kesime iş emri hazırlanması
Firmanın sektörü
:
Tekstil
Firmanın çalışan sayısı
:
101-200
Çalıştığı iş alanı
:
Planlama
Çalışma şekli
:
Tam zamanlı
Firmada bağlı olduğu kişi
:
METİN ADATOZ (Kumaş Hazırlama Müdürü)
07.2000-07.2004
Burcu Tekstil Sanayi ve Tiç.A.ŞPlanlama Elemanı
İstanbul

Order bazında iplikten yüklemeye kadar tüm proseslerde kg-adet takibi ve sonuç raporlarının hazırlanması.(iplik,örgü, boya giriş çıkış takibi,fireler, kesime kesim emrinin verilmesi,tasnif,baskı,nakış,fason dikim,ilkkontrol, ütü,son kontrol,adet takibi,çeki listelerinin hazırlanması,aksesuar ihtiyaçlarının belirlenmesi ve günlük takibi) Bölümlerdeki aylık üretim adetleri ,aylık ihracat rakamları,müşteri bazında ihracat adetleri ve tutarları order ile ilgili tüm fire adetleri ve yüzde oranları
Firmanın sektörü
:
Tekstil
Firmanın çalışan sayısı
:
501-750
Çalıştığı iş alanı
:
Planlama
Yabancı Dil
» İngilizce
[ Okuma:7 Yazma:7 Konuşma:7 ]Rüştü Akın anadolu meslek lisesi -British councıl
Bilgisayar Bilgileri
Microsoft Excel,Word,Power Point,Yage Konfeksiyon Paket Programı(1 aylık),Sentez Konfeksiyon programı (1 aylık)
NitelikSeviye-Tecrübe(yıl)
» Giyim Sanayi
Baskı
Orta
0
Dikim
İyi
0
Kalıp
İyi
0
Nakış
İyi
0
Örme
İyi
0
Sentez XL
Başlangıç
0
Sertifika Bilgileri
» Stilistlik Kursu Kariyer Moda Okulu
» İngilizce kursu British Council
Referanslar
» Alaeddin Kaya Cetinkaya Holding-Burcu Tekstil-Çalık Holding Genel MüdürTel: 05322368570
» Ayfer Zeylan Burcu Tekstil-Sastas Tekstil(Çalık Holding) Genel Müdür YardımcısıTel: 0532 357 60 64/0212 506 9 E-Posta:ayferzeylan@hotmail.com
Dosyalar
» cv [cv.xls.xls]
Sigara Kullanımı
Kullanmıyorum




CV sini bize gönderen arkadaşımıza ;

126,Mehmet Akif Cad.Kumsal-Lefkoşa.KKTC. Mersin 10,Türkiye.
Tel: 00 90 392 228 45 96
Fax:00 90 392 228 45 95
E-mail:kibso@kibris.net
Web:www.kktcsanayiodasi.org

KKTC Sanayi Odası Tekstil Sektörü ile ilgili veriler geçilmiş olup,
takibi tarafımızdan yapılacaktır.

Bilgilerinize sunulur

Benim Kıbrısım

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Bora Gencer: O bir MARKA!


Bazı isimler zamana ve şöhrete yenik düşer.
Balon gibi söner, kaybolup gider İstanbul girdabında...
Bazı isimler ise kaynak suyu gibidir tükenmez,
Daima gençtir; Cumhuriyet gibi!

Bora Gencer
Daima Genç

Bora Gencer
O bir Marka...



Sabih Samur

19 Temmuz 2009 Pazar

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı

DEĞERLİ TÜRK BASINI VE KAMUOYUNA

20 Temmuz 2009 Pazartesi günü, kahraman ordumuzun Kıbrıs'ta gerçekleştirdiği Barış Harekatı'nın 35 inci yıldönümü olup, bugün BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK BAYRAMI olarak kutlanmaktadır.
Bugün, önce İngiliz Polisinin, sonra kanlı terör örgütü EOKA'nın zulüm ve katliamına uğramış Kıbrıs Türkünün özgürlüğe kavuştuğu günün yıldönümüdür.
Bugün "Kanlı Noellerin", 1963'ten başlayarak tam onbir yıl süren cinayet, esaret ve hıyanet döneminin sona erdiği gündür.
Bugün, bizzat Makarios'un ağzından çıkan "TÜRKLERİ EFENDİCE ÖLDÜRELİM" deyişinin, katil Nikos Samson'un Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhak beyannamesini hazırlama girişiminin sona erdirildiği, Kıbrıs Türk Halkının mutlak bir soykırımdan kurtarıldığı gündür.
Şimdi geçmişi unutan AB ülkelerinin yetkilileri ve ABD, barış görüşmeleri Aralık ayı sonuna kadar tamamlanıp, referandum yapılsın diye dayatıyorlar. Hristofyas ve Komünist AKEL Partisi, Türkiye tavrını değiştirmezse çözümü unutun diyorlar.
Biz 499 Şehit vererek, sorunu 35 yıl önce çözdük.
35 yıldır Kıbrıs Türkü, kendi vatanında, kendi bayrağı altında özgürlük ve bağımsızlığın mutluluğunu yaşıyor.
Onların görüşmelerden beklediği, çözümden anladığı sadece Türk Askerini adadan çıkarmak ve 1960 Garantörlük anlaşmasını ortadan kaldırmaktır. Böylece Rum, arkasındaki uluslararası destekle yıllardır büyük bir özlemle hayalini kurduğu ENOSİS'i uygulayabilecek ve aynen Girit'te olduğu gibi bir çırpıda Kıbrıs Türkünü yok edebilecektir.
Çünkü; 1974 yılından bu yana Rum bir tek Türkü öldüremedi, evini, köyünü basıp toprağını ve parasını gasp edemedi, eşine, bacısına tasallutta bulunamadı...
O'NA BU ŞANSI ! HİÇ VERMEYECEĞİZ.
BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK BAYRAMINI 20 TEMMUZ PAZARTESİ GÜNÜ ÖNCE SAAT 9.15'TE ATAMIZIN HUZURUNA ÇIKARAK ANITKABİR'DE, ARDINDAN ULUS'TAKİ ANIT'TA KUTLAYACAĞIZ.
KATILIM VE DEĞERLİ KATKILARINIZ BU MİLLİ DAVAMIZA GÜÇ VERECEKTİR.

Türkiye Muharip Gaziler DerneğiGenel Yönetim Kurulu
Cemal Gürsel Cd.No: 108
Cebeci/ANKARA
0312.3202462

17 Temmuz 2009 Cuma

Krize inat, yerli ve kaliteli üretime devam…


Akay
Cemal
Kıbrıs Gazetesi
“Maalesef ülkemizde üretim haberi, büyük haber muamelesi görmüyor. Oysa, ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik şartlar altında üretim yapıyor olmak ve ŞIRA kalitesinde yeni bir ürün üretmek sıra dışı bir olgudur” diyor Selim Süren.
“Krize inat, yerli ve kaliteli üretime devam” derken, bu sloganı kendisine ilke edinmiş!.. Ülkemizin tanınmış işadamlarından Selim Süren kim?..
Dillirga’da fakir bir aileden gelme… Tanınmış turizmcilerimizden, Kıbrıs Türk Otelciler Birliği Onursal Başkanı Aziz Mehmet Kent’in (Con Aziz) kardeşi…
Genç yaşta İngiltere’ye giderek, oldukça zor geçen yılların ardından, biriktirdiklerini kendi ülkesinde yatırıma dönüştüren örnek işadamlarından…
Oğlu Atilla ile “Selim ve Oğlu Sema İçkileri LTD” Şirketini yürüten Selim Süren, yeni ürünüyle bir yerde Kıbrıs Türk yatırımcısının, haksız rekabete rağmen nelere kadir olduğunu ortaya koydu, “Krize inat, yerli ve kaliteli üretime devam” dedi.
Geçen akşam Lefkoşa’da Merit Otel’de düzenlenen tanıtım gecesinde konuşan baba-oğul, ‘Kıbrıs Göbek Rakısı, Nemrut ve Aqua Fresh’ gibi güçlü yerli markalarla 1975 yılından beri ülkemiz yerli üretimine katkı yapan şirket adına bu günlerde ürün çeşidine yeni bir rakı daha katmanın heyecanını yaşadıklarını söylediler.
Burada, Selim Süren’in aktardığı bilgilerden de söz etmek gerekirse, şöyle özetleyebiliriz:
“Sema İçkilerinin, içki sevenlerin bayılacaklarına inandığı yeni ürünü ‘Şıra Rakı’ ve ‘Şıra Brandy’ güvenlikli kapaklı şişede tüketicinin beğenisine sunulacak. Şıra rakı yüzde yüz yaş üzümlerin distilasyonu ve özenle seçilmiş anason tohumlarının, geleneksel bakır ibriklerden ikinci kez damıtılmasıyla üretiliyor.”
Burada teknik bilgilerle detaya girme niyetimiz yok.
Bizim açımızdan önemli olan, üretimin hem yerli, hem de kaliteli olmasıdır. Yalnız içkide değil, fakat her üründe bu özelliklerin aranması esastır.
Nitekim Selim Süren, bu nokta üzerinde özenle duruyor ve görüşünü şöyle dile getiriyor:
Biz, ekonomik olarak, gerçek anlamda sürdürülebilir büyümenin, her zaman yerli üretimle sağlanacağına inandık ve inanmaya devam ediyoruz. Yerli üretim ne kadar çeşitli ve kaliteli olursa, o kadar rekabetçi bir ekonomiye sahip olacağımıza inanıyoruz. Otuz dört yıldır, bu inançla ve büyük bir kararlılıkla üretiyoruz.”
Geçtiğimiz günlerde de ‘Atatürkçü Yaşam Derneği’ halka çağrıda bulunarak yerli üretim kullanmalarını istemişti.
Kendi devletimiz sınırları içerisinde üretilenleri öncelikle kendimizin tüketmesi, hem KKTC ekonomisine güç katacak, hem de özel sektörü kalitede duyarlı olmaya teşvik edecek.
Olası bir çözümde, KKTC’nin ekonomik bakımdan ayakta durabilmesi yönünde alınması gereken bir takım önlemler vardır. Bunlar, öncelikle hükümetin, sonra üreten kesimin, daha sonra da tüketicinin görevleri arasındadır.
Tüm belirsizliklere, ek olarak haksız rekabetlere rağmen bu ülkede üretim yapılabiliyorsa, bu da ülkeye olan sevgiden, inanç ve kararlılıktan, KKTC’yi vatan bilmekten, bu topraklarda sonsuza dek yaşam sürme bilincinden kaynaklanmaktadır.
Bir yanda Türkiye’nin dev şirketleri, diğer yanda Rum tarafının ekonomik üstünlüğü arasında sıkışıp kalan KKTC yatırımcısı, üreticisi, kendi halkından alacağı destekle hem rekabet edebilecek güce kavuşacak, hem de ayakta kalarak yeni istihdam ortamlarının yaratılmasına katkı koyacaktır.
Ancak üretici kesimin de önemli sorumlulukları göz ardı edilmemelidir. Üretimde daima kaliteye önem vermek, kaliteyi ön planda tutmak esastır. Bu şekilde rekabet edebilir konumuna gelinir ki, böyle bir durumda halkımızın tercihi de yerli üründe yana olur.
Küresel ekonomik krizin etkilerini dünyada görüyoruz. Özellikle en gelişmiş ülkelerde dahi işsiz sayısının giderek artmakta olduğu haberlerini izliyoruz. Ülkeler, krize karşı çeşitli önlemler alırken, bunlar arasında ‘Kendi ürününü tercih et’ şeklinde sloganlarla, kendi halklarını kendi ürettiklerini alma yönünde teşvik etmektedirler.
Onun için diyoruz ki, burada da benzeri tedbirlerin alınmaması için hiçbir neden yoktur. Tuvalet kâğıdından içkiye, tavadan plastik kaplara, ayakkabıya ve daha nice ürünler burada imal edildiğine göre, kendi ürünlerimizi kullanmak, ülkemize ve insanımıza çok şeyler kazandırır. Öncelikle bu topraklardaki varlığımızı pekiştirir!..
Selim Süren’in, “Krize inat, yerli ve kaliteli üretime devam” sözü, hem üretim yapanlara, hem de tüketicilere önemli bir mesaj niteliği taşıdığından başlığa aldım. Süren’in şahsında tüm yerli üreticilere kolay gelsin diyor, başarılarının devamını diliyoruz.

12 Temmuz 2009 Pazar

Filistin Devlet Başkanı Güney’deki temaslarını tamamlayarak ülkesine döndü

Sevgili Dostlarım
At izi it izine karıştı.
Bizden dediğin bir bakmışsın başkası ile beraber. Karşı tarafta.
Türkiye kime canım dese arkasından hançeri yiyor.
Hep merak etmişimdir Arap diyarlarında neden herkes hançer taşır diye...
Aşağıda yer alan haberi Kıbrıs Gazetesi'nden alıntı yaptım.
Güney ile ilgili bu gelişmeyi sizlere iletiyorum.
Varın yorumu siz yapın.
Gazze diye mitingler yapıyoruz.
Acınız acımız, sevinciniz sevincimiz diyoruz.
Yazık!
Sabih Samur



Hristofyas: Çok yakında bağımsız, egemen, yaşayabilir, toprak açısından sürdürülebilir, başkenti Doğu Kudüs, İsrail devletiyle yan yana bir Filistin devletinin kuruluşunu kutlamayı umuyorum
Güney Kıbrıs’ta, en başta Ortodoks Kilisesi olmak üzere, tüm çevreler Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a büyük ilgi gösterdi. Abbas, iki günlük temaslarını tamamladı ve ülkesine geri döndü. Rum gazeteleri, iki günlük ziyaretten sonra Perşembe akşamı ülkesine dönen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Güney Kıbrıs’taki temaslarıyla ilgili haberlere geniş yer verdiler.Fileleftheros, “Kıbrıs’tan Tam ve Fiili Destek...Filistinlilere Destek” başlığıyla verdiği haberde, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın geçtiğimiz gün Abbas onuruna verdiği yemekte yapılan konuşmalara yer verdi. Habere göre Hristofyas, Güney Kıbrıs’ın Filistin halkına ve Filistin devleti kurulmasına desteğini yineledi ve “Çok yakında bağımsız, egemen, yaşayabilir, toprak açısından sürdürülebilir, başkenti Doğu Kudüs, İsrail devletiyle yan yana bir Filistin devletinin kuruluşunu kutlamayı umuyorum” dedi. Rumlar ile Filistinliler arasındaki “kardeşlik bağlarına” atıfta bulunan Hristofyas, “Her ikisi de askerî işgalin kurbanı oldu. Halklarımızın ata yadigârı topraklarından kovulduğunu gördük. Topraklarımıza yerleşiklerin aktığını gördük. Bu zor zamanlarda birbirimize destek çıktık” ifadelerini kullandı. Abbas’tan teşekkür
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ise, kendisine gösterilen misafirperverliğe ve Güney Kıbrıs’ın Filistin halkının mücadelesine verdiği desteğe teşekkür etti. Abbas özellikle, “başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti” kurulmasına verilen desteğe teşekkür etti ve Güney Kıbrıs’ın AB üyeliğiyle birlikte Filistin halkına daha çok destek verdiğini söyledi. Habere göre Abbas yemek öncesinde, Meclis Başkanı Marios Karoyan ve Başpiskopos II. Hrisostomos’la da bir araya geldi. Hrisostomos Abbas’a, “Filistinlilerin en kısa zamanda kendi devletlerine sahip olmaları” dileğini iletirken, Karoyan anı olarak “İsa’nın Son Yemeği” tasvirini hediye etti. Abbas da Karoyan’a gümüş bir zeytin dalı verdi.
Haravgi: Kıbrıs ve Filistin yabancı işgale karşı savaşta birbirine destek
Haravgi gazetesi, Hristofyas’ın Abbas onuruna verdiği yemekte yapılan konuşmaları “Kardeşlik Bağları, Paralel Mücadeleler...Kıbrıs ve Filistin Yabancı İşgale Karşı Savaşta Birbirine Destek” başlığı altında aktardı. Gazete Hristofyas’ın, ziyaret çerçevesinde Abbas’la yaptıkları görüşmeye de değindiğini yazdı ve şunları kaydetti: “Başkan Hristofyas Abbas ziyaretiyle ilgili olarak, yapıcı müzakereler çerçevesinde iki tarafın milli davalarıyla ilgili görüş alış verişinde bulunma ve ikili ilişkilerini daha da pekiştirme yöntemlerini inceleme fırsatı bulduklarını anlattı. Hristofyas, ‘Karşılıklı ilgi alanlarındaki meselelerde diyalogumuzun artmasını ve işbirliğimizin yalnız ikili düzeyde değil, Avrupa’nın Akdeniz’le ilgili çok taraflı ilişkileri çerçevesinde devam etmesini diliyorum. Kıbrıs, AB üyesi olarak AB’nin Filistin yönetimiyle ilişkilerini ileri götürmesi yönünde çalışacak. Çünkü yapılması gereken çok şey var’ dedi. Hristofyas ‘Kıbrıs halkının, hükümetinin ve şahsımın gerçek dostluğu ve desteğine her zaman güvenebilirsiniz’ ifadesini kullandı.” Habere göre Hristofyas’ın Abbas onuruna verdiği yemeğe, siyasi parti liderleri ve diğer devletlerin büyükelçileri de katıldı. Aynı gazete, “Filistin Başkanı Kıbrıs’taki Temaslarını Tamamladı” başlıklı haberinde ise, Abbas’ın son günkü programının çok yoğun geçtiğini, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da dahil bütün siyasi parti başkanlarıyla görüştüğünü yazdı. Habere göre Abbas’ın Meclis Başkanı Karoyan’la görüşmesinde “Kıbrıs sorunu, Ortadoğu’daki durum, Filistinlilerin Ortadoğu’da barışın sağlanması için harcadıkları çabalar ile ilişkilerin pekiştirilmesi yöntemleri” ele alındı. Karoyan, Filistin yönetiminin ve Arap camiasının, “Rum halkının mücadelesine verdiği desteğe” teşekkür etti. Abbas da, Rum yönetiminin kısa süre önce aldığı “Gazze Şeridi’yle ilgili karar” için teşekkür etti. Mahmud Abbas’ın ziyaret ettiği Rum - Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos da, Rum Kilisesi’nin Filistin Yönetimi’ne her türlü desteği vereceği taahhüdünde bulundu. Kilise her türlü desteğe hazır!
POLİTİS haberini “Dileklerle Gitti...Mahmud Abbas’ın Ziyareti” başlığı altında özetlerken, ALİTHİA “Kıbrıs Filistinlileri Destekliyor...Kilise Her Türlü Desteği Vermeye Hazır” başlığını kullandı.

17 Haziran 2009 Çarşamba

Kıbrıs ve Su

Facebook denen zımbırtı sayesinde birçok eski arkadaşımız sağolsun bize ulaştı.
Pek ciddiye almadığım bu sanal ortam aslında kaybettiklerine ulaşmanın bir adımı gibi, her neyse...
Bu ortamda bana ulaşan üniversiteden sınıf arkadaşım. Kendisi yazılarımı okumuş ve Kıbrıs ile ilgili bir fikrini de bizlerle paylaşmak istemiş.
Adını açıklamamı istemediği için "Kod adı: Bahtiyar" diyelim ve arkadaşımızın iletisini sizlerle paylaşalım.
Konu : Kıbrıs ve su
Biliyorsun herkes Kıbrıs'a kumar oynamaya gider, ben de geçtiğimiz sonbaharda sosyal, siyasi ve antropolojik bir gezi yaptım , zaten tavla bile bilmem.
Bilindiği gibi adada artık çok ciddi bir su sorunu var.
Geçmiş dönemlerdeki hükümetler Anadolu dan boru hattı ile su verme konusunda girişimlerde bulunudu, ve adaya boru ile su taşım iletimi gündeme alındı. Ancak bu inşaat kaplumbağa hızı ile sürüyor belki de yapılmıyor ve yapılmayacak.
Esasen özde "suya sahip olan, adaya da sahip olur" düşüncesine kimsenin sahip olamamasından kaynaklanmakta.
Bilindiği gibi Karadeniz deki "mavi akım" doğal gaz hattı 1 sene içinde tamamlandı ve mesafe Anadolu ile Kıbrıs arasının 5 katı.
Adaya boru hattı ile su iletimi inşaatı neden yapılmıyor veya yaptırılmıyor işte bakılacak yer bu nokta, bunu araştırmak gerek.
Eğer Kıbrıs adası Türk kimliğini sonsuza kadar kazanmak istiyorsa bu suya ihtiyaç var.
Suyu alan adayı alır, su da Anadolu da..
Selamlar

16 Haziran 2009 Salı

BİLGİ NOTLARI


TARİH : 16 Haziran 2009
SAAT : 10:00
NO : BN - 56 / 09
Şehit Teğmen Caner GÖNYELİ-2009 Arama Kurtarma Tatbikatı; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı sevk ve idaresinde, Türkiye ve KKTC'in arama kurtarma teşkilatında yer alan sivil ve askeri unsurların katılımıyla, 16-18 Haziran 2009 tarihleri arasında, Doğu Akdeniz'e istinaden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti karasuları ile ana karası üzerinde, Türk Arama Kurtarma Bölgesi içinde icra edilecektir.
Tatbikatın amacı; arama kurtarma unsurlarının koordinasyon ve birlikte çalışma usullerini geliştirmek, bu şekilde insani yardım harekâtı ve iş birliği konularında Türkiye ve KKTC'nin imkan ve kabiliyetlerini denemektir.
Tatbikata, Türk arama kurtarma teşkilatında yer alan Sağlık ve Ulaştırma Bakanlıklarının ilgili kuruluşları, Denizcilik Müsteşarlığı Ana Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığından çeşitli tipte gemi, uçak ve helikopterler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ise; Sağlık, Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlıklarının ilgili kuruluşları, KKTC AKKM, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ve Kıbrıs Türk Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Ltd.Şirketi arama kurtarma unsurları iştirak edecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

31 Mayıs 2009 Pazar

"Ah Kıbrısım, Kıbrısım!.." demiş Hıncal ULUÇ

"Kıbrıs elden gidiyor..
Sessiz sessiz gidiyor..
Sanki kimsenin haberi yok, kimsenin umurunda değil..
Bakın neler oluyor..
Şimdi diyelim siz Kıbrıs Türk vatandaşısınız.. Elinizde bir belge var. KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) pasaportu.. Ne işe yarıyor?.. Türkiye'ye gitmeye.. Sadece ona.. Dünyanın başka hiçbir yerinde geçmiyor.. Dost ve kardeş Pakistan dahil.. Kan kardeşlerimiz Türk Cumhuriyetleri dahil..
Din kardeşlerimiz Arap ve İslam ülkeleri dahil..Peki KKTC'li Türk dünyanın başka yerine nasıl gidiyor?..Türkiye Cumhuriyeti'ne baş vuruyor. Biz pasaport veriyoruz. Altı aylık.. Bu pasaportla gideceği ülkenin vizesi için baş vuruyor. Alırsa gidiyor.. Altı ay sonra pasaport tamam.. Bir daha gidecekse, bir TC pasaportu baş vurusu daha..
Bir vize talebi daha..Oysa Güneydeki Kıbrıs Cumhuriyeti, ayni kuzeylilere Kıbrıs Vatandaşı pasaportu veriyor..
Bu ne?..
Avrupa pasaportu.. Bunu aldın mı, Avrupa'da vizesiz, mizesiz dolanıyorsunuz.. Hatta istediğiniz ülkede, çalışma izni almadan iş de buluyorsunuz..
Şimdi siz olsanız, KKTC pasaportu mu alırsınız, Kıbrıs pasaportu mu, doğru söyleyin..
En milliyetçi Kıbrıs Türkleri'nin cebinde bile Kıbrıs pasaportu var bugün. Rauf Denktaş'ın torunları dahil..
Bunu bir kenara yazın..
Kıbrıs'ta Jasmine Court'ta kaldım.. Asil Nadir'in dillere destan oteliydi.. Burada kalmak havaydı zamanında.. Asil çökünce, elden ele dolaşmış. Sonunda Ömer Topal'ın elinde kalmış.. Kumarhane krallarından. Yeraltı dünyasını ünlülerindendi rahmetli..
Ayrılırken Şeref Defteri'ni getirdiler.. Şöyle bir karıştırdım..
Ayten Gökçer çok güzel şeyler yazmış.. "Ama" demiş "Biraz yenilenmeye, elden geçirilmeye ihtiyacı var.."
Sene 1999.. O zaman "Eski" otel, şimdi 2008'de artık dökülüyor.. Ben VIP konuğum ya.. En pahalı suiti ayırmışlar. De luxe..
Yattığım yatağı Anadolu hanlarında bulamazsınız.. Öyle hurda.. Televizyon, aletin icat edildiği yıllardan kalma olmalı.. Müzelik..
Kimsenin aklına gelmiyor, bu Akdeniz'in abartmıyorum en güzel tesislerinden birini yenilemek..Gerek yok ki.. Değmez ki!..
Çünkü Jasmine Court, tüm Kuzey Kıbrıs Otelleri gibi, haftada iki gece için var. Cuma ve cumartesi, kumarbazlar doluşuyor Türkiye'den.. Sabahlara kadar kumar masaları etrafında.. Kahvaltı saatinde yarı sarhoş, yorgunluktan leş odalarına dönüp yatağa uzanıyorlar.. Hurda yatak değil, yerde şilteye uzatsan farkına varmayacaklar, öylesi.. Güneş batana kadar sızıyor, gece gene kalkıp sabaha kadar kumar masalarına..
Öteki beş gece boş.. Resmen boş. Ne gelen var, ne giden.. O zaman niye masraf edip yenilesin ki adam otelini..
Dünyanın en tatlı, en yardımcı, en şirin personeli, ama otel facia..
Şimdi öbür günler niye boş?..
Çünkü yabancı turist yok. Türk kumarbaz var sadece.. Niye?..
KKTC hava alanına doğrudan uçuş yasak.. Dünyanın herhangi bir ülkesinden kalkan uçak Kuzey Kıbrıs'a gidemiyor.
Rusya'dan, İsrail'den mesela (Ki buralardan gelen kumarbazlar Antalya'yı dolduruyordu zamanında) Kuzey Kıbrıs'a direk uçuş olmayınca, Kıbrıs'ı değil, Yunanistan'ı tercih ediyorlar mesela.. Rodos'a gidip hem tatil yapıyor, hem kumar oynuyorlar.. O da Akdeniz adası değil mi, sonunda..
Şimdi Kıbrıs'taki otelci, bu otelde çalışanlar, bu otele hizmet veren Kıbrıs esnafı biliyor ki, KKTC değil, Kıbrıs Oteli olursa, haftada 2 gün yerine 7 gün çalışacak.. Dünyanın dört bir yanında aileleri ile gelen turistler refah seviyesini misli misli artıracak..
Yani sosyal ve ekonomik sebepler, Kıbrıslı olmayı, KTTC'li olmanın fena halde önüne geçiriyor. O zaman siz, dıştan olmasa bile, içten içten "Tek devlet, tek Kıbrıs"ı mı desteklersiniz, yoksa "Ben sürünmeye razıyım. KKTC kalsın" mı dersiniz, elinizi vicdanınıza koyun, öyle söyleyin..
Peki çözüm..
Çözüm!.. Kuzey Kıbrıs'ı dünyaya tanıtma şansı sıfır. Avrupa Birliği'ne üye yapma şansı sıfırın da altında..Yani Güney'le rekabet mümkün değil..
Güneyden gelen bu müthiş baskıyı önlemenin tek yolu, Güney'le hızla anlaşmaktan geçiyor.. Elde hâlâ birtakım kozlar varken, lafı uzatmadan bir federasyon, konfederasyon her ne ise anlaşmayı yapıp, Kuzey ve Güney vatandaşları arasındaki korkunç farkı sıfırlamak gerekiyor. Başka yolu yok..Peki bunu düşünen var mı, ülkemizde mesela?..
Herkes kendi siyasal hesaplarının peşinde.. Talat biraz anlaşma yanlısı olsun, kıyamet kopuyor.. "Kıbrıs'ı satıyorlar" diye..
O zaman AKP iktidarı da Kıbrıs'ı satmamak için direniyor..Olan Kıbrıs Türkü'ne oluyor.. Güney her gün yeni bir mesafe daha alıyor..
Kıbrıs'ı anavatandaki siyasal hesapların dışına çıkartmak zorundayız.
Bu ülke siyasal partileri, bir Kıbrıs planı üzerinden anlaşmalı ve buradaki insanların sırtından siyaset yapmaktan vaz geçmeli..
Anavatanın bu baskısı sona ererse, Kıbrıslı kendi haline kalırsa, Talat, Kıbrıs Türkü'nü en mutlu edecek anlaşma yolunu bulacak ve imzayı atacak çapta bir lider bence..
Vakit geçirmeden bu işi çözmemiz gerek..
Her geçen gün, Güneyin elini kuvvetlendiriyor. Çünkü ekonomik ve sosyal farklar hızla büyüyerek, Kuzeylileri, Güneyli olmaya zorluyor ve ikna da ediyor, bilelim!.. "
Evet Böyle diyor iyi niyetinden şüphe duymadığımız büyüğümüz Hıncal Uluç'umuz.
Ortaya sorduğu soruya, elimi vicdanıma koyarak kişisel yanıt vermek istiyorum,Sabih Samur olarak.
-Tek devlet,tek Kıbrıs mı?dersiniz yerine "KKTC kalsın! ama sizin sürünmekten ne kastettiğinizi anlamak istemeden"derim.
-Buradaki Türk halkı 1963 Kanlı Noel Baskını ve kaybettiği canlarını unuttu mu sizce?
-Kıbrıs Türkü "ver eline parayı çık sırtına ucuzluğunda mı" sizce?Böyle mi düşünüyorsunuz ki
bir an önce Güney ile anlaşma yaparak bol paralar kazanılsın teklifinde bulunuyorsunuz.
Sn. Hıncal Uluç, gerek kişisel gerekse ülke bazında baktığınızda paralar kazanılır ve
kaybedilir.Ama kutsal vatan toprağı bir kez kaybedildi mi ve ulusal antlaşmalarla da kaybedildiği tescillendi mi...Bize ağıt yakmaktan başka bir şey kalmıyor.
Keşkelerle bir yere varılmış olsaydı?
Bir zamanlar şu an konuştuğumuz ve küçümsediğiniz KKTC gibi Rodos'ta bizimdi,Girit'te,Oniki Adalar'da.
Anlatımı uzun sürecek nedenlerden ve belki de sizin gibi o zamanki aydınlarımızın da fikirsel katkılarıyla artık Rodos ve Girit gibi sorunumuz yok! Çünkü onlar artık bizim değil.
Bırak be Hıncal büyüğüm aç da olsak tok da olsak ada bizim adamız,KKTC'miz.
Ha unutmadan bir daha gittiğinde otelin bilmem ne defterine yazıp çizmeyi bırakta Taşkent'teki müzeye de bir uğrayıver.
O zaman geniş geniş oturup rahat rahat yazmazsın.
Saygılarımla
Sabih Samur

29 Mayıs 2009 Cuma

Geçmişten bir anı Samime ve Ahmet Tecer


Sevgili dostum Metin Tecer'in sitesinde gördüğüm ve şahsen tanışma fırsatı bulduğum annesi ve hakkın rahmetine kavuşan sevgili babasının bu güzel fotoğrafını sizlerle paylaşmak istedim.

Saygılarımla

Sabih Samur

15 Mayıs 2009 Cuma

TÜRK OLMAK

Türk Olmak…
Amerika'dan bir vatandaşımızın (THY eski uçak mühendisi, şimdilerde Turkiye'nin ABD Seattle Fahri Konsolosu olan Sn. J.Ufuk Gokcen) 'Türk olmak nasıl bir duygudur?' konulu yazısı:
"Aslında çok şeydir, Türk olmak.
Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi.
Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır.
Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…
Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sövdüğünde…
Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır.
Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir çok asır önce Viyana'yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir tabii ki sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için.
Türk olmak Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.
Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.
Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icat edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak; Truva'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye çalışmaktır Türk olmak.
Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir, İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur, Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.
Türk olmak Çanakkale'de ölmektir. Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır.
Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır.
Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir.
Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.
Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek.
Türk olmak, annenin şehit oğlunun ardından 'Bir oğlum daha olsun, onu da vatan için göndereceğim.' demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken 'Vatan sağ olsun!' demesidir.
Türk olmak 'Türk çayında radyasyon olmaz!' yalanları ile, 'Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!' dolanları ile yaşamaktır.
Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.
Türk olmak. Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak, milli maçta ağlamaktır. Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık olmaktır.
Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir.
Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir.
Eşkiyaya türkü yakmaktır, Türk olmak.
Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.
Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir. Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Yesevî'yi -tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü'nde...
Hayatın sana verdiklerine 'Nasip', vermediklerine 'Kısmet' demektir.
Her işin 'Hayırlısına' inanmaktır ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir.
Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.
Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.
Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir.Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
Türk olmak, buhran zamanında Arjantin'de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sıraya girerek, sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.
Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
Zor iştir Türk olmak. Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir.Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.
"TÜRK OLMAK “YURTTA SULH, CİHANDA SULH” DİYEBİLMEKTİR...!
Gönderen Naci Püskülcü

SABİH SAMUR İLAVESİ : Türkiyelilik sakızını çiğnemeye çalışanlara ithaf olunur.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

OZAN KÖY ÇİÇEK ve HARUP FESTİVALİ

Katılamasakta kalbimiz sizlerle...

Sabih Samur

1 Mayıs 2009 Cuma

TMT Derneği: Davamızdan ve devletimizden asla vazgeçmeyiz


Dernek Başkanı Yılmaz Bora, dün yaptığı yazılı açıklamada, “Ne Orams davaları ve ne de siyasi amaçlı ABAD kararları Kıbrıs Türk halkını haklı olduğu davadan asla vazgeçiremez” dedi. “Sözde Kıbrıs sorununu çözmeye yönelik sürdürülen görüşmelere rağmen, bu görüşmelerde Türk tarafını yıldırmaya ve karşı tarafın dayatmacı koşullarını kabul ettirmeye yönelik uygulamalarının varlığı karşısında görüşmelerden hiçbir olumlu sonuca varılmayacağı açıkta görülmüştür” diyen Bora, gelinen aşamada görüşmelere devam etmenin bir anlamı kalmadığını iddia etti. Bora, yapılması gerekenin Kıbrıs Türk halkının kuzeydeki haklı varlığını sonuna kadar savunma olduğuna işaret ederek, halkın, haksız ve dayatmacı önlemlere itibar etmeyerek birlik ve beraberlik içinde kendisine oynanmak istenen oyunları mutlaka boşa çıkaracağından kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini belirtti. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) adadaki varlığının uluslararası hukuka uygunluğunun Atina’daki bir yüksek idare mahkemesinde bile teyit edildiğinin unutulmamasını isteyen Bora, adadaki ortamın sorumlu ve suçlusunun gayri meşru bir yönetimi temsil eden Rum tarafı olduğunu ifade etti.

20 Nisan 2009 Pazartesi

UBP ve KKTC kazandı!




Rakamsal detayları bir kenara koyarsak UBP seçimden zaferle çıktı.
Zaferde emeği geçen herkesi Sabih Samur olarak kutluyorum.
"Kırmızı-Beyaz" ve "Benim Kıbrısım" bloglarımla ve zaman zaman



http://www.fikiryolu.com/ ve http://www.yenialanya.com/ da (YeniAlanya Gazetesi)yazdığımız yazılarda KKTC'nin ödün vermeden



kuruluş amaçlarına uygun olarak yürümesi gerektiği ve bu ülküyü yürütecek hükümetlerle yoluna yürümesi gerektiğini vurguladık.
UBP çizgisi ile,başkanı ile doğru bir partidir.
Kazanacak olan KKTC ve Türk halkıdır.



Yolu ve bahtı açık olsun.
Başarılar dilerim.



Sabih Samur



Kıbrıs Sevdalısı

17 Nisan 2009 Cuma

Eroğlu: Artık oyun bitti, CTP’nin pili de bitti



Sevgi YALMAN


Ulusal Birlik Partisi (UBP) en kalabalık ve görkemli mitingini dün akşam Gazimağusa Namık Kemal Meydanı’nda gerçekleştirdi.


Yeşilırmak’tan Karpaz’a kadar akın akın Gazimağusa’ya gelen UBP’liler kenti kilitledi. Araç konvoylarının bir kısmı sıkışıklıktan dolayı kale içine giremedi. Mahşeri kalabalık, meydana sığmayınca meydana açılan yan yollara taştı.


UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu’nun meydana gelişi sırasında Turgut Göçer isimli vatandaş fenalaşarak bayıldı. Bin bir zorlukla meydana gelen ambulans, baygın vatandaşı alarak Gazimağusa Devlet Hastanesi’ne götürdü. Eroğlu konuşmasını yaparken, ambulans ikinci kez meydana geldi ve sıkışıklıktan düşüp ayağını kıran Zerrin Sümer isimli kadını hastaneye yetiştirdi. Eroğlu, bu yüzden konuşmasına geç başlarken, bir ara elektrikler de kesilince konuşmasına kısa bir süre ara vermek zorunda kaldı. UBP lideri Eroğlu’nun mahşeri kalabalık nedeniyle çok mutlu, duygulu ve heyecanlı olduğu da gözlendi. CTP-BG ile UBP’nin paylaşamadığı liman işçileri oldu. Bir gece önce CTP’nin mitinginde açılan “Liman işçileri yeşil yolda” pankartına nazire olarak dün akşam da UBP mitinginde “Liman işçileri Doğru Yolda” pankartı açıldı.


“CTP’yi sandığa gömeceğiz”



Gecikmeler nedeniyle saat 21.00 sıralarında başlayan mitingde ilk olarak adaylar tanıtıldı. Daha sonra kürsüye gelen UBP Gazimağusa İlçe Başkanı Ahmet Kaşif kısa bir konuşma yaparak, “beceriksiz iktidarı sandığa gömeceklerini” ve bu ülkenin tek lideri olan Eroğlu’nu başbakan yapacaklarını söyledi. “Gazimağusa’dan UBP iktidarını ilan ettik” şeklinde konuşan Kaşif, CTP’yi mahşeri kalabalığı görmeye davet etti. Kaşif, CTP’nin “geri dönme ilerle” sloganına da atıfta bulunarak, “ama hisara tosladın, daha nere giden” şeklinde konuştu. Hasat zamanın geldiğini, 48 saat sonra CTP-BG’nin başaklarını keserek sandığa gömeceklerini de iddia eden Kaşif, 72 saat sonra iktidara yürüyeceklerini ifade etti.
“Cümbeze değil aslana”
Eşi Meral Eroğlu ile birlikte kürsüye gelen Derviş Eroğlu, konuşmasına CTP’ye çatarak başladı. Başbakan Ferdi Sabit Soyer’in bir önceki akşam tarihi cümbez ağacına konuştuğunu ve dertleştiğini söyleyen Eroğlu, Gazimağusalıların “git derdini aslana anlat” tabirine atıfta bulunarak, “Aslında liman kapısındaki aslana gitmesi lazımdı ama gitmedi, gitmediyse 19 Nisan akşamı gidecek” dedi. Eroğlu, CTP liderinin suyunu kaybetmiş balığa döndüğünü, her gün yeni bir yalan çıkararak kendini Ergenekoncu ilan ettiğini, ancak UBP’nin tek başına iktidara gelmesini engelleyemeyeceğini ifade etti. Eroğlu, elektriklerin bir süre kesilmesinden sonra da “ışıkları kesseler de bu meydanı karanlıkta bıraksalar da CTP’nin gideceğine karar verdiniz madem konuşmasak da olur” şeklinde konuştu.


“CTP’nin beslemesi ÖRP”



Eroğlu, CTP’nin beslemesi ÖRP ile hala daha iktidara geleceğini sandığını, CTP’nin milletvekili piyasası kurulmasına neden olduğunu ileri sürerek, “CTP miadını doldurdu, ÖRP ise zaten doğmadan öldü” şeklinde konuştu. CTP’nin, bütçeyi tükettiği ve çözüm ve AB’nin arkasına saklanmak için erken seçim kararı aldığını da savunan Eroğlu, “ilerlemek için değil, devlet kurmak için yürek ister. Biz yürekliyiz. Devletine inanan ve KKTC’yi savunan UBP iktidara gelecek, çözümü de UBP sağlayacak” dedi. CTP’nin liman işçilerine oyun oynadığını, günlük yevmiye ile çalışan çocukları kandırdığını ve onlara 15 günde bir ödenecekleri vaadini yaptığını da ifade eden Eroğlu, bu vaadin yalan olduğunu, liman şirketini kendilerinin kurduğunu, şirket devam edecekse UBP’nin bu işçileri şirketin ortağı yapacaklarını söyledi.
Karpaz’da gizli toplantılar
Derviş Eroğlu, Soyer ve Sonay Adem’in Karpaz’da gizli toplantı yaparak CTP’ye oy talep ettiklerini, CTP’ye vermezlerse ÖRP veya TDP’ye oy vermelerini istediklerini de ifade ederek, CTP’nin “bu küçük partilerle” hükümet kurma arzusunda olduğunu da ileri sürdü.


Miting, Türkiye’nin ünlü sanatçısı Yusuf Güney’in konseri ile sona erdi.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Ergenekon, KKTC'ye de uzandı... Tam da seçimler gelmiş ve Denktaş'ın partisi anketlerde öne geçmişken: DENKTAŞ VE EROĞLU İÇİN SORUŞTURMA TALEBİ

EROĞLU: DAVA AÇMASI GEREKEN TARAF BENİM
KKTC'deki ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu, Türkiye'deki Ergenekon soruşturması iddianamesinde adı geçmesinden dolayı, KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer'in, söz konusu iddiaların araştırılması için Başsavcılıktan soruşturma yapılması talebinde bulunması konusunda, ''Aslında dava açması gereken taraf benim, o hakkım saklıdır'' dedi.
UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu, partisinin Lefkoşa Gönyeli mitinginde, konuyla ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, şunları söyledi: ''Biz, bunları ciddiye almıyoruz. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) oylarını kaybettikçe ne yapacağını şaşırmıştır. Büyük bir şaşkınlık içerisinde ne olduğunu bilmediği metinleri bile oy getirecek düşüncesiyle kullanmaya çalışıyor.
UBP böyle bir olay içerisinde olmaz, olamaz.'' Soruşturma talebi konusunda avukatlara danışacağını belirten Eroğlu, ''Aslında dava açması gereken taraf benim, o hakkım saklıdır'' diye konuştu.

AYRINTILAR

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Türkiye'deki Ergenekon soruşturması iddianamesinde adı geçen KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve eski başbakanlardan, ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu hakkındaki iddiaların araştırılması için Başsavcılıktan soruşturma yapılması talebinde bulundu.
KKTC Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'de hazırlanan iddanamenin bir bölümünde Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Dr. Derviş Eroğlu ve Eski Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş hakkında iddialar bulunduğu belirtildi.
Açıklamada söz konusu iddiaların çok ciddi olması ve kamu yararı gereği KKTC yasal mevzuatı uyarınca da soruşturma yapılması talebinde bulunulduğu kaydedildi.KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Bakanlar Kurulu toplantısına girerken yaptığı açıklamada, iddianameyle ilgili ek dokümanlarda, "1998 seçimlerinde dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı ekarte etmek için UBP'yi organize şekilde, maddi menfaatler, baskı ve şantajla öne çıkarmaya çalışan organize bir çalışma yapıldığının ortaya çıktığını" belirtti.Soyer, Ergenekon soruşturması çerçevesinde hazırlanan iddianameyle ilgili ek dokümanların geldiğini ve bunları okuyunca "dudaklarının uçukladığını" ifade etti.

RAUF DENKTAŞ: CİDDİYE ALMIYORUM

KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakan Ferdi Sabit Soyer'in hakkında soruşturma yapılması talebini, ''ciddiye almadığını'' söyledi.Denktaş, ''Çünkü yargı tarafından kanıtlanmamış, yargıdan geçmemiş, sızdırma bir belge var, basına sızdırılmış. Ve yine seçimler öncesi bir sızdırma vardır. Bu, seçimlere müdahale için yapılan bir tertip de olabilir. Onun için bekleyelim görelim, ne olacak'' dedi.KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ise Ergenekon soruşturmasının Kıbrıs ile ilgili bağlantılarını gazetelerde görünce ''irkildiğini'' söyledi.

EROĞLU: DAVA AÇMASI GEREKEN TARAF BENİM

KKTC'deki ana muhalefet UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu, KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer'in, Başsavcılıktan soruşturma yapılması talebinde bulunması konusunda, ''Aslında dava açması gereken taraf benim, o hakkım saklıdır'' dedi.Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Biz, bunları ciddiye almıyoruz. Cumhuriyetçi Türk Partisi oylarını kaybettikçe ne yapacağını şaşırmıştır. Büyük bir şaşkınlık içerisinde ne olduğunu bilmediği metinleri bile oy getirecek düşüncesiyle kullanmaya çalışıyor. UBP böyle bir olay içerisinde olmaz, olamaz.

ERDOĞAN: YARGI GEREĞİNİ YAPACAKTIR

Başbakan Erdoğan, "'Ben suç duyurusu, soruşturma bunları bilemem. Ancak bir şeyi bilirim; bu bir yargı sürecidir ve dolayısıyla yargı sürecine yönelik olarak benim herhangi bir açıklama yapmam doğru değil. Eğer yargı sürecinin Kıbrıs'a yansıyan bir yanı varsa, şüphesiz orası ile ilgili de yargı, yasalar içinde gerekeni yapacaktır. Temennimiz odur ki bu süreç aydınlansın" dedi.

12 Nisan 2009 Pazar

Kıbrıs Türk Ticaret Odası ve Kıbrıs Türk Sanayi Odası Dikkatine

Sn. Kıbrıs Türk Ticaret Odası
Sn. Kıbrıs Sanayi Odası
Sn. Yetkililer
Aşağıda tarafıma gelen e-postayı tarafınıza iletiyor;
gereğinin yapılmasını
arz ve rica ediyorum.
Saygılarımla
Sabih Samur

"Sayın Sabih Samur ben KKTC vatandaşı Vahap KELOĞLU.2000 yılında geçirmiş olduğum trafik kazasından dolayı boyundan aşağı feşçliğim.Gazimagosa Sakarya bölgesinde oturuyorum.Sizden ricam İstanbul’da yaşamakta olan ablam ve eniştem benim yanıma Kıbrıs’a maddi ve manevi yardımda bulunmak için benim yanımda kalmak istiyorlar.Eniştem İstanbul’da tekstil işiyle çalışıyor(bilgisayarlı çizim,kesim ve her türlü dikiş).Sizden ricam KKTC tekstil sanayisinde fabrikalarda enişteme uygun bir iş bulabilmenizi rica ediyorum.
Bize bu konuda yardımcı olursanız şahsen ben çok mutlu olacağım.Çünkü gerçekten eniştemin ve ablamın yardımlarına çok muhtacım.Eğer enişteme bir iş bulursanız benimle irtibata geçip konuşabiliriz.Telefon numaramı aşağıda yazdım.

Tel no:0533.8403908-0533.8416709 "

KKTC Hakkında Konuşmak ve AZİZ ÜSTEL


KKTC hakkında konuşmak ve AZİZ ÜSTEL
Yazı öyle bir güçtür ki mermi gibidir, küfür gibidir. Her ikisi de ağızdan çıktıktan sonra dönüşü yoktur! Kıvırabilirsin öyle söylemek istemedim yanlış anlaşıldı vesaire vesaire.
Aziz Üstel. Star Gazetesi köşe yazarı. Galatasaray hakkında söz sahibi. İstediği yorumu yapabilir; bilgilidir. Ama insanın susması gereken (bilmediği konularda) zamanlar vardır ki adam zannetsinler misali.
Ey Aziz Üstel öyle bir konuya değindin ki sana on gömlek büyük! Sana göre stratejik önemi olmayan KKTC bizim için bir yük, bir kambur, bir safra… “At veya ver ve kurtul” dan ibaret. Aman senin verdiğin vergiye bir şey olmasın. Ne kadar vergi verdiğini de bilmiyoruz ya. Bu düz mantığa göre Çorum’un veya Denizli’nin de stratejik bir önemi yok. Oralara da senin o meşhur verdiğin vergilerinden ödemeler yapılıyor. Oraları da gözden çıkaralım istersen.
Neden bunları yazıyorum biliyor musunuz? Vatan toprağımız olan, bizim için Diyarbakır, Trabzon, Urfa, Şırnak ne ise Lefkoşa, Gazi Magusa, Güzelyurt, Girne’si de öyle olan can verdiğimiz ve seve seve tekrar verebileceğimiz KKTC.
KKTC’yi küçümseyen, Dr. Fazıl Küçük’ten sonra gelmiş ikinci lidere hakarette bulunabilen bir zavallı; Aziz Üstel.
Lütfen aşağıda yer alan yazısını okuyun ve tüm çevrenize iletin. Ve Allahınıza şükredin bu ve bunun gibi insanlara rağmen bu TC ve KKTC hâlâ ayakta. Tanınsa da tanınmasa da…
İt ürür kervan yürür.
Saygılarımla
Sabih Samur







Veli Küçük’ün kankası, son derebeyi Denktaş, Ergenekon sofrasında!

KKTC diye adlandırdığımız, senin benin vergimle tam tamına 35 yıldır ayakta tuttuğumuz Akdeniz’de, ki bu adanın kuzeyi, aslında devlet mevlet değil, bir kişinin derebeyliğidir.

Bundan yıllar önce stratejik önemi çok büyüktür denmiş, o gün bu gündür de bu hikaye bir palavra olarak dolanır durur ortalıkta. Herhangi bir kurmaya sorun. Size bugünün dünyasında KKTC’nin askeri anlamda stratejik hiçbir değeri ve anlamı olmadığını söyler.

Adanın bu bölünmüşlüğü, Kuzey Kıbrıs’lılara da büyük zarar verir aslında. Çünkü güneyi AB üyesiyken kuzeyi, gelişmemiş, Türk vatandaşlarının vergileriyle ayakta duran, bir derebeyliktir. Güney’de kişi başına yıllık gelir 20 bin doları geçmişken Kuzey bunun neredeyse altıda biridir. Adına KKTC dersiniz, ama TC’den başka böyle bir yeri ne tanıyan vardır ne de ağzına alan.

Örneğin bir Türk futbol takımı KKTC’ye gidip maç yapsa, hem TFF hem de o takım UEFA’dan ceza üstüne ceza yer. Bunca yıldan sonra KKTC kumar sanayi ile ayakta durabilmektedir senin benim vergimin dışında, bir de türlü çeşitli hatun kişilerin alacakaranlıkta ortaya çıkmasıyla!



Böyle bir derebeyliğin daha uzun süre ayakta kalabilmesi için, Türkiye’de Ergenekon’un özlemini çektiği bir yönetimin, yani ‘vurdum mu oturturum’ anlayışını benimsemiş, 12 Eylül türü bir hükümetin olması gerekir.



O da yok.



Ne var?



KKTC Başbakanı Ferdi Soyer’in de açıkladığı gibi, Rauf Denktaş’ın ve Derviş Eroğlu’nun kendilerine Ergenekon sofrasına yer arama hamleleri var! Ya da iddia bu yolda! Soyer, hem Denktaş hem de Eroğlu’yla ilgili soruşturma isteminde bulundu. İddiaların çok ciddi olduğunu ve kamu yararı gereği, KKTC yasaları çerçevesinde soruşturma yapılacağını açıkladı.

Veli Küçük’ün bir dönem KKTC’yle ‘yakından ilgilendiğini’, orada vurulan gazeteciyi, Barnabas’ın mezarı olduğu söylenen yerin Küçük’ün adamlarınca talan edildiği ileri sürülmüştü zaten. KKTC’de soruşturma açılmasına neden olan belgelerde Ergenekon Üst Kurulu’nun, seçimleri etkilemek için adaya 20 milyon dolar gönderdiği ve bu paralarla seçime ne tür hileler karıştırılmak istendiği öne sürülüyor.

Bu üst kurul, 1998 seçimlerine müdahelede başarılı olduğunu açıkladıktan sonra, kolları sıvayıp 1999 Türkiye seçimlerine yönelmiş...

Bunlar doğru olsun olmasın: Artık adanın birleşme zamanı gelmiş de geçmektedir. Hedefi AB üyeliği olan Türkiye için de bu ‘olmazsa olmaz’lardan biridir. Kürt açılımı, Ermeniler’le ilişkileri geliştirme girişimleri, Türkiye’nin dünyada git gide yükselen değeri, bu çıban başının gündemden düşmesini gerekmektedir! Haklı olduğumuz kimi davalarda, KKTC karşımıza bir koz olarak sürülüyor. Onun için de bu kozun, masadan Türkiye’nin kabul edebileceği bir biçimde çözümü şart oldu!

11 Nisan 2009 Cumartesi

KIBRIS LEZZETLERİ


Bayram Ustanın Kıbrıs Lezzetleri Kitabı Çıktı
ALPAD - Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliğinin Kurucusu, Aşçıbaşı Sn Bayram Ergün'ün Kıbrıs'ta Görev yaptığı Kaya Artemis Resort&Casino Convection Center da, yaklaşık on sekiz aydır derlediği ve kendisinin fotoğraflayıp, reçetelendirdiği Kıbrıs Lezzetleri isimli kitabı yayın hayatına girdi.
Kıbrıs Türklerinin Yerel olarak yaptığı ve kaybolmaya yüz tutmuş tatlarını Turizm ve Gastronomiye kazandırarak, yazılı birer başvuru kaynağı olacak kitabın tanıtımı da K.K.T.C de gerçekleşti. Kitap Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliğinde Satışa sunulmuştur. Şef Mutfak olarak kitabı almanızı tavsiye ederiz.

5 Nisan 2009 Pazar

KKTC GÖÇMENLER DERNEĞİNDEN KIBRIS TÜRK HALKINA DUYURU

Geçen akşam genç TV de siyasi partilerin gençlik kolları başkanlarının ve gençlerin katıldığı programı izledim. İzlerken bir kez daha bir öğretmen bir eğitimci olarak kendimi sorguladım. Sayıları azda olsa nasıl bir gençlik yetiştiriyoruz diye. Düşünce özgürlüğü demokrasimizin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Farklı siyasi görüşler ise demokrasinin bir gerekliliğidir.
Gençlerimiz mensubu bulundukları partilerin görüşlerini, ideallerini Vizyonlarını dilleri döndüğünce anlattılar. Buna saygı duyuyorum.
Kabul edemediğim tek konu Birleşik Kıbrıs Partisinin gençlik kolları başkanı Delikanlının iktidar olduklarında partilerinin yüz günlük programını anlatması. Delikanlı oldukça haddini aşarak ne yüz günü biz iktidar olduğumuzda yirmi dört saatte yapacaklarımızı anlatayım size diyerek sıralıyordu.
Bakınız Birleşik Kıbrıs Partisi iktidar olursa yirmi dört saatte neler yapacakmış ?
1-T.C. Büyükelçisini çağırıp yaptığı göreve teşekkür edip Türkiye ye yollayacakmış.
2-Güvenlik Kuvvetleri Komutanını çağırıp ona da teşekkür edip yollayacakmış. Yerine Kıbrıslı bir komutan atayacakmış.
3-İçişleri Bakanını çağırıp Türkiye′ den gelip vatandaş olanların listesini isteyecek onları tekrar ülkelerine yollayacakmış.
4-Merkez Bankası′nın müdürünü yollayıp yerine Kıbrıslı birini atayacakmış.
Daha ne -mışlar, ne miş1er aklımda kalan bunlar. Önce güldüm, sonra nasıl bir gençlik yetiştiriyoruz diye üzüldüm. Bu arada egemenliğine cumhuriyetine, bayrağına, toprağına sahip çıkan milli ve manevi değerlerini koruyan gençleri tenzih ederim.
Bu düşünce ve iddialarla kendilerine yol çizenlerin, hedef belirleyenlerin akıbetlerinin ne olacağı bellidir. Bu anlayış ne onlara ne de onlar gibi düşünenlere hiçbir şey kazandırmaz aksine kaybettirir.Bu ülkede siz biz, önce gelenler, sonra gelenler, kuzeyliler güneyliler, Kıbrıslılar Türkiyeliler tanımları artık son bulmalıdır. Biz sonradan gelenlerin önce gelenlerle hiçbir sorunumuz yoktur benimsedik, özümsedik, sevdik. Akrabalık bağları kurduk, gönül bağlarımızın üzerine ama bugün üzülerek görüyorum ki bazı kesimler azınlık da olsalar hala varlığımızı hazmedememişler.
1974 Mutlu Barış Harekâtı ile Kıbrıs′ın kuzeyine gelen özgürlük, barış, mutluluk, refah hepimizin müşterek kazanımlarıdır. Kıbrıs Türk halkı Rum′ a karşı kahramanca mücadele etmeseydi 1974′lere gelinmezdi, 1974 de Türkiye gelmese idi bugün adada Türk varlığı olmazdı aradan geçen bunca yıla rağmen hala bunları gündemde tutmak, partilere siyasi malzeme yapmak kimseye bir çıkar kazandırmaz aksine ülke insanımıza zarar verir.
Unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti Elçisiyle, Ordusuyla, Vatandaşıyla burada vardır, var olmaya devam edecektir. Bu güçleri öyle teşekkürlerle yollamaya ne sevgili delikanlımızın ne mensubu bulunduğu partinin ne de hiçbir mercinin gücü yetmez. Bu memleket ne sizin ne de bizim, hepimizin olmalıdır.
Ömer Hayyam′ın şu dizelerinden ders almalıyız;Keşke biz de yamyam yaratılsaydık.Başkalarını yerdik.Birbirimizi yemektense. Birbirimizi kıracağımıza, üzeceğimize, saflara ayrılacağımıza birbirimizi sevelim, sayalım, birlik ve beraberlik içerisinde daha güzel yarınlar için kuzeylisi ile güneylisi ile, Türkiyelisiyle Kıbrıslısıyla, muhafazakarıyla demokratıyla arkadaş olalım, kardeş olalım. Bir ailenin bireyleri gibi birbirimize kenetlenelim. Taraf tutan değil tarafları buluşturan olup hep birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti′nin tek sesi olalım.

Gönül UYGUN
KKTC Göçmenler Derneği Başkanı

24 Mart 2009 Salı

Serdarlı Sancağı Şehitler Anıtı açıldı


Serdarlı Sancağı’na bağlı bölgelerde 1957-1974 yılları arasında şehit düşenlerin isimleri ölümsüzleştirildi. 66 şehidin isimleriyle yer aldığı Serdarlı- Gönendere arasında yapılan Serdarlı Sancağı Şehitler Anıtı düzenlenen törenle açıldı.
Anıtın açılış törenine 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Şakir Fakılı, Sivil Savunma Teşkilat Başkan Yardımcısı Mustafa Yılmaz Sayar ile bazı derneklerin başkan ve temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.Anıtın açılışını 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Büyükelçi Şakir Fakılı birlikte gerçekleştirdi.Denktaş1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş törende yaptığı konuşmada, “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” sözüne atıfta bulunarak, Kıbrıs meselesinin Türk-Yunan meselesi olarak ortaya çıktığını ve bu şekilde çözümlendiğini, Kıbrıs’ta Türk-Yunan dengesi üzerine barış sağlandığını ifade etti.Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas’ın, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin sürdürülen müzakerelerde Makarios’un vasiyetini uyguladığını dile getirdiğini kaydeden Denktaş, Hristofyas’ın, kilise ve EOKA derneklerine görüşmeler hakkında özel bilgi verdiğini, kilise ve derneklerin de böyle devam ettiği takdirde Hristofyas’ı desteklediklerini açıkladıklarını ifade etti.İngiltere ve ABD’nin Türkiye’den Rum tarafını “meşru hükümet” olarak tanıması isteğinde bulunduklarını kaydeden Denktaş, adada Türkiyesiz bir barış olamayacağını, Türkiyesiz Kıbrıslı Türklerin yaşamayacağını, yaşatılmayacağını, barış isteniyorsa Türk askerinin adadaki varlığının süreceğini, anlaşmanın iki devlet esasına dayalı olacağını kaydetti.Denktaş, Rum tarafının Kıbrıs Türkünün yaşama hakkına saygı göstermesi ve Kıbrıs’ın meşru hükümeti olmadıklarını ilan etmesi gerektiğini söyledi.FakılıBüyükelçi Şakir Fakılı da, anıtın yapımında emeği geçenleri kutlayarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman Kıbrıs Türkü’nün yanında olduğunu ve Kıbrıs Türk halkının gelişmesi için her türlü desteği vermeye devam edeceğini kaydetti.BoraTMT Derneği Başkanı Yılmaz Bora da, şehitlere minnettar olduklarını ve onları asla unutmayacaklarını kaydetti.Bora, çok acılar çekmesine rağmen yılmadan ve boyun eğmeden direnen Kıbrıs Türk halkının Barış Harekatı ile selamete erdiğini kaydetti.“KKTC, Kıbrıs Türk halkının son seçeneği ve son dayanağıdır” diyen Bora, ekonomik ve sosyal sıkıntıların Kıbrıs Türk halkını yıldırmaması gerektiğini söyledi.Bora, Rum tarafının niyetinde bir değişme olmadığını, bu yüzden müzakereleri sürdürmenin bir anlamı kalmadığını belirterek, bundan sonra yapılması gerekenin KKTC’nin tanıtılmasına geçilmesi olduğunu ifade etti.ErsanŞehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Ertan Ersan da, 51 yıldır özlemini duydukları tarihi bir günü yaşadıklarını kaydederek, anıtla birlikte Serdarlı Sancaktarlığı’na bağlı şehitlerin ölümsüzleştirildiğini kaydetti.Ersan, şehitlikte, 66 şehidin isminin bulunduğunu kaydederek, ülkede tüm şehitlerin anıtlarının yapılması gerektiğini belirtti.Ersan, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlılığını dile getirdi.Ersan, anıtın yapımındaki katkıları nedeniyle Serdarlı Belediyesi, Gönendere Muhtarlığı, Kıbrıs Türk Kültür ve Dayanışma Derneği ve Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi’ne plaket verdi.

21 Mart 2009 Cumartesi

DAVETİYE Şehitlerimizi Unutmadık. Asla Unutmayacağız!



20.03.2009
Serdarlı Sancağına Bağlı Bölge Şehitleri Parkı açılışına davet ve anma:Şehitlerimizi Unutmadık, Asla Unutmayacağız.
MİLLİ MÜCADELE YILLARI boyunca TÜRK VARLIĞINI KORUMAVE YAŞATMAK UĞRUNA can veren, akıtılan asil kanları ile sulanan bu toprakları bize vatan yapan, vatanımızın gerçek sahibi aziz şehitlerimizin anısına,Serdarlı-Gönendere yolu üzerinde Gönendere girişinde tasarlanan ve ilk aşamada açılışı 14 Ağustos 2008 günü halkımızın katılımı ile yapılan, "Egemenliğimize sahip çıkma kararlılığımızın simgesi, Anavatanımızın, etkin ve fiili garantörlüğünden asla vazgeçmiyeceğini gösteren;KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ YAŞADIKÇA, "Sonsuza kadar buradayım" diyen MEHMETCİK heykelinin bulunduğu alanda devam eden çalışmaların ikinci aşamasında
düzenlenen"SERDARLI SANCAĞINA BAĞLI BÖLGE ŞEHİTLER PARKI'nın açılış töreni, 23 Mart 2009 Pazartesi saat 17.00 da yapılacaktır. Yapılacak törene başta Muharip Derneklerimiz, diğer kuruluşlar ve tüm halkımız davetlidir.
Tertip Heyeti İrtibat Tel: 0533 8690242
Kıbrıs 1974 Yönetimi
Esen kalınız
T T K

21 Şubat 2009 Cumartesi

UBP % 40 CTP % 28


Ünlü ve güvenilir haber ajansı REUTERS tüm dünyaya KKTC’de 19 Nisan’da seçim yapılacağını duyururken seçmenin şu andaki nabzını şöyle açıkladı;

UBP % 40 CTP % 28
KKTC′de 19 Nisan′da yapılacak milletvekilliği seçimleri dünyaca ünlü ve saygın haber ajanslarının gündemlerine ve haberleri arasına girmeye başladı.Dünyanın en saygın ve tanınmış haber ajanslarından REUTERS Cumhuriyet Meclisi′nin 19 Nisan′da seçim yapılmasını kararlaştırdğını belirttiği önceki günkü haberinde özetle şunları kaydetti: " Son yapılan kamuoyu yoklamaları UBP′nin %40 oy oranı ile % 28 oy oranındaki CTP′nin önünde olduğunu gösteriyor. KADEM Direktörü Muharrem Faiz′in değerlendirmelerine göre seçmenlerin %70′i ekonomideki kötüleşme, kamuya adaletsiz ve partizanca istihdam yapılması, verilen sözlerin yerine getirilmemesi ve Kıbrıs konusunun çözümlenememesi nedeniyle hükümeti suçlu görüyor."

11 Ocak 2009 Pazar

KANLI NOELDE, NOEL KERMESİ!


Hasan Özerdem
Volkan Gazetesi
Noel ruhu bizi de sarmış durumda. Kale duvarında, Noel kermesine davetiye panosu, Gazimagosa surlarının üzerinde geyikleriyle beraber uçan Noel Baba. Tüm çemberler ve sokaklar Noe′le yakışır bir biçimde ışıklandırılıp, süsleniyor. Kısacası Avrupa′ya giremesek de her şeyde olduğu gibi bunda da Avrupa bize girmiş durumda.Işıl ışıl ve görkemli bir şekilde Noel′i kutlamaya hazırlanırken, o kale duvarlarında Noel kermesinin değil, Kanlı Noel′e ait bir anma, bir hatırlatma yazısı görmek isterdim. Fakat dediğim gibi Avrupa′nın bize girmesiyle Noel Ruhunu yakalamış olduğumuzdan, bu güzel günü, öylesine kanlı olaylarla kirletmeye gerek görmüyoruz artık.Hani bir söz vardır "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!" işte bizim bu noel kutlama hazırlıklarımız da böyle. "Ne yapalım yani yıllar yıllar önce, ta geçen asırda işlenen cinayetler, hatta faili meçhul cinayetler, (satılık basın, Binbaşı İlhan′ın eşi ve oğlunun acımasızca katledilmesinden bir türlü Rumları sorumlu tutamıyor nedense.) öyle olunca da bu cinayetler de faili meçhul oluyor tabi. İşte bu gibi cinayetler için yas tutmaya ne gerek var.? Hem de Noel gibi Mübarek bir günde. Kermesler düzenleyip, partiler vermek varken, böylesi kanlı olayları anmak da neyin nesi.?Bu kanlı olayı anma işi, Atatürk Büstüne bir çelenk koyma, Kale girişindeki şehitlikte bir resmi törenle, şehitlerimize saygı duruşuyla, devlet erkanı tarafından klişeleşmiş bir şekilde gereken yapılıyor. Ama halkımızın böylesi birilik ve beraberliğin vurgulandığı Bir Noel arifesinde canını sıkmaya ne gerek var.!Utanmadan Rumlar Noel ayinlerinde birlikten beraberlikten söz ettiler. En içten duygularıyla sözüm ona yardımlaşmadan, insanlıktan söz ettiler ama o noel arifesinde acımadan katlettikleri insanlarımızdan özür dilemediler. Benimkisi de çok saçma bir düşünce oldu ama. Biz kendimiz hatırlamak istemiyoruz ki, o katiller niçin hatırlayıp ta özür dilesinler.? Bugün ellerine bir fırsat geçsin gözlerini kırpmadan yine aynı cinayetleri işlerler.Unutanlara ve unutturmak isteyenlere kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum bu Kanlı Noel hakkında:"Rumların 21-25 Aralık 1963′te estirdiği terör tarihe ′Kanlı Noel′ olarak geçti. Tarih 20 Aralık 1963 gününü gösteriyordu. Lefkoşa′nın Tahtakale semtinde gözlerini kan bürümüş EOKA′cı Rumlar, evlerine gitmekte olan Türk kadınların üstünü aramaya kalkıştı. Direnişle karşılaşan Rumlar, bunun üzerine, otomatik silâhlarla kalabalığın üzerine ateş açtı. Zeki Halil ve Cemaliye Emirali adlı iki Türk şehit düştü. 21 Aralık′ta ise Rumların Türk halkına olan kin ve nefreti patladı. Rumlar, Kıbrıs Türk mahallelerinde otomatik silâhlarla Türk avına çıktılar. Işık yanan evlere, işyerlerine ve gördükleri her canlıya ateş açtılar. Bir grup Türk, Lefkoşa Lisesi′nin bahçesinde katliamları telin ederken, EOKA çeteleri tarafından kurşunlandı. Türk mahallerinde taş üstünde taş bırakmayan Rumların bu vahşeti 25 Aralık′a kadar sürdü. Türk halkına yönelik başlatılan bu olaylar "Kanlı Noel" olarak tarihe geçti.Katliamın en acı olayı ise 24 Aralık akşamı yaşandı. O dönem binbaşı rütbesindeki Nihat İlhan′ın Kumsal′daki evine saldıran Rumlar, küvette saklanan İlhan′ın eşi ve 3 oğlunu vahşice katletti. Olayın yaşandığı ev içerdiği vahşet tablosu nedeniyle "Barbarlık Müzesi" haline getirildi. Allah dünyasına yeniden doğacak. Niyetler bozuk. Halkımız ayağa kalkmalı. Uyumadığını göstermeli. Siyasal partiler, sivil toplum örgütleri halkı uyarmalı ve sokağa dökümelidir.

3 Ocak 2009 Cumartesi

İtalyan turistler KKTC′de

Ekonomi ve Turizm Bakanlığı′nın hayata geçirdiği teşvik sistemi sayesinde yurt dışından ülkemize charter uçuşlarla İtalyan turistler gelmeye başladı. Bir uçak dolusu İtalyan Turistin yılbaşında adamıza gelmesinin ardından turistler Kuzey Kıbrıs′ın dört bir yanını rehberler eşliğinde ziyaret ediyorlar. NTL Direktörü Özbek Dedekorkut′un İtalya′dan KKTC′ye turistlerin gelmeye başlaması ile ilgili yaptığı açıklamada, Ekonomi ve Turizm Bakanlığı′nın hayata geçirdiği yeni teşvik sistemi ile adaya charter uçuşların başladığını ve İtalya′dan bir uçak dolusu turistin Yılbaşından itibaren KKTC′ye tatile gelmeye başladığını söyledi. NTL Direktörü Özbek Dedekorkut açıklamasının devamında " Kuzey kıbrıs′ta yapılması zor denilen şeyleri bir bir başarıyoruz ve bu bizi umutlandırıyor. Öncelikli olarak ekonomi ve Turizm Bakanı Sn Erdoğan Şanlıdağ′a turizme ve sektöre göstermiş olduğu destekten dolayı teşekkürlerimi sunmak isterim. Ekonomi ve Turizm bakanlığı′nın hayata geçirmiş olduğu teşvik sistemi ile artık KKTC′ye charter uçuşlarla İtalya′dan turist gelmeye başladı. Beklediğimizin de üzerinde gerçekleşen turist akını bizi bundan sonrası için yüreklendiriyor. Ekonomi ve Turizm Bakanlığı başlatmış olduğu teşvik sisteminin meyvelerinibirçok turizmci eminimki toplama başlayacak. Ülkemiz tarihi yapısı ve kültürel zenginliğiyle dünya turistini hak ediyor. Bu sadece bir başlangıç ve her geçen Avrupadan KKTC′ye turist gelmeye devam edecek. En azından bunun müjdesini vermek istiyorum. Elbette ki avrupa′dan ülkemize gelecek turistler otel sektörünü otel sektörü de diğer birçok sektörü harekete geçirecektir. Bu önemli bir adım. Amacımız KKTC′de 365 gün Turizmi yaşamak ve yaşatmaktır" diye konuştu.

Kaynak: Halkın Sesi Gazetesi