Geçen akşam genç TV de siyasi partilerin gençlik kolları başkanlarının ve gençlerin katıldığı programı izledim. İzlerken bir kez daha bir öğretmen bir eğitimci olarak kendimi sorguladım. Sayıları azda olsa nasıl bir gençlik yetiştiriyoruz diye. Düşünce özgürlüğü demokrasimizin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Farklı siyasi görüşler ise demokrasinin bir gerekliliğidir.
Gençlerimiz mensubu bulundukları partilerin görüşlerini, ideallerini Vizyonlarını dilleri döndüğünce anlattılar. Buna saygı duyuyorum.
Kabul edemediğim tek konu Birleşik Kıbrıs Partisinin gençlik kolları başkanı Delikanlının iktidar olduklarında partilerinin yüz günlük programını anlatması. Delikanlı oldukça haddini aşarak ne yüz günü biz iktidar olduğumuzda yirmi dört saatte yapacaklarımızı anlatayım size diyerek sıralıyordu.
Bakınız Birleşik Kıbrıs Partisi iktidar olursa yirmi dört saatte neler yapacakmış ?
1-T.C. Büyükelçisini çağırıp yaptığı göreve teşekkür edip Türkiye ye yollayacakmış.
2-Güvenlik Kuvvetleri Komutanını çağırıp ona da teşekkür edip yollayacakmış. Yerine Kıbrıslı bir komutan atayacakmış.
3-İçişleri Bakanını çağırıp Türkiye′ den gelip vatandaş olanların listesini isteyecek onları tekrar ülkelerine yollayacakmış.
4-Merkez Bankası′nın müdürünü yollayıp yerine Kıbrıslı birini atayacakmış.
Daha ne -mışlar, ne miş1er aklımda kalan bunlar. Önce güldüm, sonra nasıl bir gençlik yetiştiriyoruz diye üzüldüm. Bu arada egemenliğine cumhuriyetine, bayrağına, toprağına sahip çıkan milli ve manevi değerlerini koruyan gençleri tenzih ederim.
Bu düşünce ve iddialarla kendilerine yol çizenlerin, hedef belirleyenlerin akıbetlerinin ne olacağı bellidir. Bu anlayış ne onlara ne de onlar gibi düşünenlere hiçbir şey kazandırmaz aksine kaybettirir.Bu ülkede siz biz, önce gelenler, sonra gelenler, kuzeyliler güneyliler, Kıbrıslılar Türkiyeliler tanımları artık son bulmalıdır. Biz sonradan gelenlerin önce gelenlerle hiçbir sorunumuz yoktur benimsedik, özümsedik, sevdik. Akrabalık bağları kurduk, gönül bağlarımızın üzerine ama bugün üzülerek görüyorum ki bazı kesimler azınlık da olsalar hala varlığımızı hazmedememişler.
1974 Mutlu Barış Harekâtı ile Kıbrıs′ın kuzeyine gelen özgürlük, barış, mutluluk, refah hepimizin müşterek kazanımlarıdır. Kıbrıs Türk halkı Rum′ a karşı kahramanca mücadele etmeseydi 1974′lere gelinmezdi, 1974 de Türkiye gelmese idi bugün adada Türk varlığı olmazdı aradan geçen bunca yıla rağmen hala bunları gündemde tutmak, partilere siyasi malzeme yapmak kimseye bir çıkar kazandırmaz aksine ülke insanımıza zarar verir.
Unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti Elçisiyle, Ordusuyla, Vatandaşıyla burada vardır, var olmaya devam edecektir. Bu güçleri öyle teşekkürlerle yollamaya ne sevgili delikanlımızın ne mensubu bulunduğu partinin ne de hiçbir mercinin gücü yetmez. Bu memleket ne sizin ne de bizim, hepimizin olmalıdır.
Ömer Hayyam′ın şu dizelerinden ders almalıyız;Keşke biz de yamyam yaratılsaydık.Başkalarını yerdik.Birbirimizi yemektense. Birbirimizi kıracağımıza, üzeceğimize, saflara ayrılacağımıza birbirimizi sevelim, sayalım, birlik ve beraberlik içerisinde daha güzel yarınlar için kuzeylisi ile güneylisi ile, Türkiyelisiyle Kıbrıslısıyla, muhafazakarıyla demokratıyla arkadaş olalım, kardeş olalım. Bir ailenin bireyleri gibi birbirimize kenetlenelim. Taraf tutan değil tarafları buluşturan olup hep birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti′nin tek sesi olalım.
Gönül UYGUN
KKTC Göçmenler Derneği Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder