KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu, bitti.
Beklenen netice birinci turda belli oldu.
Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu KKTC’nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi. Kendisini ve bu neticeyi alan UBP’yi kutlar, memleket için hayırlı uğurlu olmasını dilerim.
Annan Planı ortaya çıktığından beri tedirgin ve huzursuzdum. O günden beri kabus içindeydim. Yazar oldum, hatta laf aramızda Şair-Yazar kesildim. Dert dinledik, dert yandık. Kısmet bu günlere imiş. Bir miat doldu, bir kabus sona erdi.
Artık “Tek devlet, tek vatandaşlık, tek temsiliyet” yok.
“Çift devlet, çift vatandaşlık, çift temsiliyet” var.
Eskiden Rumlar bizi hem öldürürler, hem de dönüp kurtarırlardı. Bu defa ve gerçekten kendi kendimizi kurtardık.
1963’de “Kanlı NOEL” ile bizlere saldırdıklarında ve bir hafta içinde 200 kişiyi katlettiklerinde, esasında bize topsuz tüfeksiz ve şehitler vere vere savaşmayı, kendi kendimizi savunmayı öğretmişlerdi.
15 Temmuz 1974’de Sampson denen tetikçi ile, Makarios’a karşı ihtilal yaptıklarında ise Anavatan’ın anlaşmalardan doğan haklarını unutmuşlar, Ada’da “bey de biz paşa da biz” diyerek, Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmek (ENOSİS) istemişlerdi.
Bu defa da Mutlu Barış Harekatı ile Anavatan bizleri kurtarmıştı. En son 24 Nisan 2004’de Annan Planı Referandumunda %76 “Hayır” oyu çekerek üçüncü defa bizleri yok olmaktan kurtarmışlardı.
Rumların ENOSİS tutku ve hırsları akıllarından önde gidiyordu. Onlara göre “Ada’da Türk yoktu, varsa da öldürülmeliydi. Görüldüğü yerde ezilmeliydi.
“En iyi Türk ölü Türk’tü.” Ada onların idi. Bu anlayışları 1821 Megalo İDEA isyanından beri değişmemişti.
Büyük Ebedi Umutlar (Megali İDEA) yeminlerinin 8.inci maddesi Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı idi. Ada’nın Güney yakasında değişen hiçbir şey yoktu. “Bunlar insan mı” diye şaşırıp kalan hep biz oluyorduk.
Aman Tanrım bu nasıl bir kindir? Ulan Gosdi “Sen Güney’de ben Kuzeyde otursak kıyamet mi kopar? Yoksa sana dokunan bir şey mi var? Ölen benim, öldüren sensin.
Bu gün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sokaklarında dolaşırken hayretler içinde kalıyorum. Her köşe başında 4 tane şehit ismi. Bu ne kin bu ne garaz be yavrum?
Artık mutluyum.
Bir kabus bitti. “Kıbrıs Türk’ü bu seçim kararı ile kararını verdi. “ÇİFT DEVLET, ÇİFT EGEMENLİK, ÇİFT TEMSİLİYET”, “Ada’da ben de varım”, dedi.
Üstelik Kıbrıs Türk seçmeni bu kararını Ankara’ya rağmen, ona rağmen Ben de varım,” dedi. Neden Ankara’ya rağmen!?
Çünkü KKTC’de henüz oylama devam ederken, Erdoğan NTV’de Talat’tan yana tavır koyuyor, seçim yasalarını inadına ihlal ediyordu.
Suçluydu. Bu seçimlerle bir şey daha noktalanmıştır. “Barış için bir adım önde koşanların, çözümsüzlük çözüm değildir,” diye yırtınanların devri sona ermiştir.
“Kürt açılımı” dedi, Samsun’da Ahmet Türk’ün suratını dağıttılar.
Sonra da, “Sen misin bunu yapan?” Samsun Ladik’te inadına kendi il hudutları içinde, iki polisimiz öldürüldü. Varılan nokta bu…
İşsizlik ordusu büyüyor. Bir milyonsekizyüzbin kişinin ağzı açlıktan kokuyor, aç yaşıyor.
Devletin borçları 650 milyar doları buldu.
Başbakanımız maşallah her gün birilerini suçluyor, birileri ile çatışıyor, muhalefeti yok sayıyor, “Laiklik nedir”, anlamıyor, hukuk dünyasına tu kaka diyor, millete sövmeden duramıyor. Yetersizliğin öfkesini milletten çıkarıyor.
Türkiye’nin altını üstüne getirmiş, şimdi de Başkanlık sisteminden dem vuruyor. Gelgelelim; Kendini bilen, kendi varlığı ile gurur duyan Kıbrıs Türk Toplumu özgür ve egemen karakterini kanıtlıyor.
Türk Dünyasının kurtuluşunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden başlatıyor. “İkinci kurtuluş Ankara’daki iktidardan olmalıdır”, diye yol gösteriyor.
Bir de Talat, Kuzey Afrika’ya damadın yanına çekilse, işler daha rahat olacak.
Haydi hayırlısı.
Hüseyin Laptalı
YeniVOLKAN Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder